Ensar ve muhacirin yüklendigi misyon, ahir zaman insanına açık ve net bir mesajdı; kardeş olun! Kalleşleşecek insanı bilircesine..!
Ey yar! Ya gel ya da git...
Okyanus değilim kaldıramam bu kadar gelgit...
İki kere iki, Fahrettin eder
Öğretemedim sana!
Her mısraya Fahrettin gerek
Hala anlatamadım sana!
Öyle Fahrettin deyip geçmeyeceksin
Dindirmek için acılarımızı,
Yaralarımıza felaket basanlardanız!
Sakallarıma yüzlerce adam asılı
Sen, hafız!
İçinde Kur'ân barındıran adam!
Parsel parsel mezarlığım
Her köşemde başka bir ölü, başka bir ölüm
Sifonu çekilmemiş binlerce beyin
Aşkımız için hicret ettim gözlerinden
Yabancı yüreklerde muhacirim şimdi...
Ne ekersen onu biçermişsin,
Yalan!
Sadece ihanet, sevgimizden artakalan!
Darağacındaki duygularım haykırdı son arzusunu zalimlere;
Sadece iki rekât bakayım gözlerine...
Hayat,ım yan'lışlarla: do...lu! imla. yanlışlarıma(!) "aldir"ma?
İhtiyar adam, delikanlının kolundan tuttu. Kan çanağına dönmüş gözlerindeki bütün kederi gence yöneltti. Ağır ağır konuşmaya başladı:
- Her insanın beyninde Yahuda yatar lakin İsa yürekliler göğe yükselir. Sen Yahudalık edip mağrur bir şekilde gidiyorsun ya alçakların en alçağı olan dünyaya çakılacaksın! Delikanlı İsa yürekliler göğe yükselecek, İsa yürekliler! Şimdi muzaffer bir komutan edasıyla git ve faili olduğun ihanetin seni yerle bir etmesini bekle! Hain ancak kendine ihanet eder, bir başkasına değil! İhanete uğrayan haini basamak gibi kullanıp göğe yükselir!
İhtiyar sözlerini bitirmeden genç kolunu sıyırıp kaçmaya başladı. Tıpkı Allah'ın İsa'ya lütuf olarak gönderdiği yemeğe inanmayan
Yahuda'nın kaçtığı gibi! Ve ihtiyar bağırdı:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!