gözü kapalı severim ben. biraz gözü kara biraz açık yürekli.. çoğu zaman üzülürüm; gözü kör derler; olsun.. aldırmadım; aldırmam..
gözüne sahip çıkmalı insan.. oldu olasıya ve ümit vererek bakmasın bana kimse! yürek varsa, derin bakışalım..
çünkü vakti gelince, ben veya benden birileri, adammış ya da değilmiş deriz, o zaman hesaplaşırız..
birin hesabına
ikiyi de katınca,
üçün-beşin lafı
edilmez kanımca..
lakin dünya kanması
kimsenin peşinden koşmaya niyetim yok benim;
kimse de benim peşimden koşmasın mümkünse..
hele ki hayat bu denli kısayken,
her hangi birinin keyfini beklemek çok anlamsız.
ne güzel de diyordu;
özne ol bana,
gizli saklı sevişelim..
ona buna inat,
şenlensin içimiz..
gökyüzüne söz olalım,
bu gün de gelmedin
gelseydin bile bir nisan derdin..
01.04.2015
mesala otursak beraber bir akşamüstü,
izlesek akdenizin maviliklerini karşılıklı çay içerken..
düşlerimize ortak olsak, karşılık beklemeden..
ben sana, seni seviyorum desem,
ki ben de seni demek için sabırsızlaşsan karşımda,
gözlerimin taa derinlerine dalmışken..
Bozuk çalıyor şu sıra plaklar.
Tadı tuzu yok gibi pek.
Sanki haydi desem,
Çantayı alıp gidecek gibiler.
Muhabbeti unutmuş
Döner durur gibi hepsi..
Ben bir tutam istemiştim, Allah bana bir ömür boyu yalnızlık verdi; diyecek olursanız bir gün; mutluluğu çok uzaklarda aramayın..
Kahve söyleyin kendinize ve biraz daha kendinizi dinleyin..
Sokaktan duyulan bir akordeon eşliğinde yazıyorum bu kez bendekileri sana..Yarım bıraktığımız onca yılın ardından gelen bir “ses” olarak okunur diyemem ama yarım bırakılanların hikayesinde kaybolan yıllar dersek adına; “okunabilir” harflerimiz, kelimelerimiz, hatta cümlelerimiz olur..
“Sen”li bir varoluşta yine “sen”i yazmak, bana hep güzel geliyor ama senden bir “ben”i duymaya hasret kaldığımı anlıyorum kaybolan yıllarımızda.. Ki hep parantezlerinle ayırmıştın ikimizi; ben ise tırnak işaretleriyle ayırırdım değer verdiklerimi.. Bir ünlem kargaşası olmazdı sende, direk sorgusal ifadelerinle yaklaşırdın sen; ünlem dağarcığında sorunun işaretleriyle savaşan ben olurdum hep!
Bugün gördük ki an gelip noktayı koyan sen oldun; o noktanın altına bir virgül ekleyip devam eden yine ben oldum.. (yalnızlığımda)
Aslında on beş yıl önce de biliyordun,
Kumaşı giymek değil onu işlemektir mesele..
Kaliteli işleyeceksin ki
Kaliteli giyilsin..
Bakma, üç-beş renk elbisenin içine girip,
Ona-buna caka satanlara merhaba dediğimize..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!