-Kardeşim Seyhan'a
Babam bir pazar günüydü eskiden, yağmur
yağar, evin büyük oğlu olurdu birden, ben
evini kaybetmiş oğul olurdum ona, sorardım
ona hemen: Baba hangimizin oğlusun sen?
Kardeş olurduk hemen ev büyürdü ikimizden
..
Dolandım dolaştım boşandı yağmur
Saçım ıslak kunduram çamur
Eve döndüm yağmur getirdim
Ev yeşerdi ben yeşerdim.
..
Men ‘amile sâlihan ev kâle hayran
Fa’llahu hayran yerahu ve yesma‘uhu
İleyke yas‘adu’l-kelimu’t-tayyibu
Ve’l-‘amelu’s-sâlihu yarfa‘uhu
..
Eşikte terlik
unutulmuş
zaman içinde.
Bir ev evler içinde
bir ev avlu içinde
unutulmuş
..
Dünya ömrü masaldır, bir de soruyor.
Demek malı, mülküyle gurur duyuyor?
Bu fırtınalı yerde mum yakmış demek?
Hem bu sel yatağına ev mi kuruyor?
(Hayyam'ın Türkçe Yüzü-Türkçe Yeniden Yazan-Yalçın Aydın Ayçiçek-Can Yayınları)
..
Kocayan evrenin bu ak saçlarını
Tabutları her gün görmüyor muyuz?
Derjavin
Tabutçu Adriyan Prohorov’un son parça eşyaları da cenaze arabasına yüklenmiş, bir çift sıska beygir, dördüncü keredir, Basmannaya’dan yola çıkarak tabutçunun taşınmış olduğu Nikitinskaya’ya sürüklemişlerdi gövdelerini. Dükkânını kilitleyen tabutçu evin satılık ve kiralık olduğunu belirten bir ilan çivileyip yaya olarak yeni evine yollandı.
..
Gönül verme bu fânî mülke zinhâr
Yürü var himmetin ukbâya eyle
Ne dünyâ geç iki âlemden ey yâr
Tedârik Hazret-i Mevlâ'ya eyle
Makâm-ı Kâbe kavseyn'i güzer et
Teveccüh sırr-ı Ev-ednâ'ya eyle
..
Bir ev var
Uzaklarda bir yerde, hiç görmediğim
Bir ev var, bir ev!
Yıllar yılı hasretini çektiğim...
Bir ev var
Bir tepenin tepesinden çok
..
KIRILMA NOKTASI
VİVALDİ’ nin MEVSİMLER adlı yapıtı doluyor kulaklarıma, bilgisayarımdan.Çok gürültülüleri dışında,hemen her tür müziği seviyorum.Ne ki, klasik müziği tümünden daha çok seviyorum.
Yeni evimize taşındık.Bu gece,bir hafta olacak,bu eve geleli.Yaşadıklarımı-yaşamak zorunda bırakıldıklarımı düşünüyorum.Yüreğimdeki sızılar,acıların tortuları,isyanlar,hırçın darbelerle,vuruyor ruhumun en derin yerlerine.İçimin çığlıkları susmuyor.Ömrümün sonuna dek te susmayacağını,dayatmalara hep başkaldıracağını,çok iyi biliyorum.
Evet,yeni bir eve taşındık.Ama nasıl? Günlerce ev araştırdık.Ben internetten,Şerife,sokak-sokak,mahalle-mahalle yürüyerek.Çok ev var kiralık ya da satılık.Ama o evlerin her türlü koşulları,bana uymuyordu.Ya apartman bahçesi,daire girişleri,ya da ev içi alanlar,balkon-banyo-oda kapıları tekerlekli sandalyeyle girip çıkmama,hareket etmeme uygun değildi.
Hele bir gün,Şerife’nin beğendiği bir apartman dairesini görmeye gittim.Apartmana giriş ve asansör mükemmeldi.Ne ki,evi dolaşıp,tekerlekli sandalyemi denerken,özellikle balkon kapısının çok dar olduğunu gördüm.Evi gezdiren emlakçı,kapıyı söktürüp,duvarı biraz açtırmaya,ev sahibini razı edeceğini söyledi.Hiç mantığıma uymadı.Zaten beşyüz lira kendisine, beşyüz lira depozito istiyordu.Beşyüz lira da kira.Bir anda, binbeşyüz lira birden vermem gerekiyordu.Yapılacak masrafı da, elbetteki ben karşılayacaktım.Düşüneyim diyerek,ayrıldım oradan.
..
Bir sevgin varsa; insanı sevgilere motive et azminle! . Bırak isyanı, bırak başkaldırıyı, bırak tedirginliği, bırak kaygı duymayı, bırak kafaya takmayı, bırak hayat istediği yöne döndürsün feleğin çarkını! . Sen feleğin çarkından geçerken, sen feleğin çemberinden geçerken neleri biliyorsun ona bak! . Feleğin çarkı en büyük ikramiyeyi verse sana; sen kendini bilen olduğun için, evinin yolunu yine unutmazsın sen! . Seni, evinde bekleyenin olduğunu bilirsin ve sevgi motivasyonuna ihtiyaç duyan ilk insan, helalinden yar edindiğin eşindir! . Sen kendini bilirsin ve Alemlerin Rabbi Olan Allah’ımızın hediyesi olan evlatlarına da sevgi motivasyonunu vermeyi unutmazsın! . Sen kendini bilen azimli insansın! . Ev içinde; ailenin direğisin! . Daima yapıcı eleştirilerle daima iyi olan düşünceden, daha da iyi olan düşünceye taşırsın kendini! . Ve ev halkı ile paylaşımla sınırlı değildir azmin! . Mesleğinin gereğinde mesaine başlamak için yolda yürürken rastlayıverdiğin dostunu, vücut dilinden hemencecik tanır ve en gerekli sevgi motivasyonu ile dost bellediğin arkadaşını da sevgiye dair motive edivererek, yine azminden zerrece kayba uğramadan mesai arkadaşlarını ve canından çok sevdiğin kıymetli patronunu da başarıların daimiliği için, sevgin ile motive ediverirsin insanlığınla! . İnsanlığın sana ihtiyacı var ey sevgili evin direği insan! . Evde eşin; varlığınla umut daimiliğinde! . Evde evladın; varlığınla umut daimiliğinde! . Yolda rastladığın dostun; varlığınla umut daimiliğinde! . İşyerinde mesai arkadaşların ve patronun; varlığın ile umut daimiliğinde! . Ey evin direği insan; ister kadın ol, ister erkek: bir sorumluluğunun olduğunun farkındasın ve önemsiyorsun kendini varlığını ve onun için adanmışsın sevgiye! . Bu kadar sevgiye adanmış bir insanın yaşayabileceği mutluluğun en güzeli; kendinle ve tüm dünyanın insanlarıyla barışık olmanın verdiği huzurla, dinlenmek için uzandığı ve uyumak için yattığı yatağı beğenivermesi değil midir, uyku vakti geliverince! . Sen sevgiye olan inancınla; motive ettin gün boyu sorumluluk alanınca dostlukları ve tatlı yorgunluğun sebebiyledir kendiliğinden kapanıveren göz kapakların ve derin bir uykunun verimliliğinde, en tatlı rüyalarda gezinmek senin en doğal hakkın! . Biliyorsun yarın ki işini ve önemsiyorsun yine kendini ve ev halkını! . Derin bir uykuya sevk etmeden ev halkını ve uykusundaki tatlı tebessümlerini görmeden tüm ev halkının, sen kendi uykunu yaşayamayacak kadar duyarlı olan bir örneksin bana ve sen insansın daima her alemde! .
..
AİLE VE ÇOCUK
Aile denilince akla gelen ilk şey çocuklarımız, Bizler çocuklarımız için ne yapıyoruz. Toplumda önceden kadınlar, ‘çalışan’ ve ‘ev hanımı’ şeklinde tanımlanırken, günümüzde bu ayrım ortadan kalktı. Bunun yerine ‘çalışan’ ve ‘çalışmayan’ kadın kategorisi kullanılmaya başlandı. Biz de bu kategorilerde yer alan kadınların yanlış algılarını değiştirmeye çalışacağız. Ev hanımı statüsü bugün her iki grubu da kapsar hale geldi. Zira dışarı da işçi veya işveren olan da evin de oturan da aslında evinin hanımı. Fakat kimisi ‘hanım’ kelimesinin büyüsüne fazla kapıldığı için midir bilinmez, eşinin gönlündeki ‘sultan’ makamını unutarak kendisini ev işlerine kaptırıveriyor. Öyle ki, gün kızıl örtüsüne bürünüp uzaklaşırken o, hâlâ bir şeyleri temizleme telaşında oluyor. Çocuğuyla ilgilenmeyi bile çoğu zaman temizlikle eş tutuyor. “Ben iyi ve ilgili bir anneyim. Çocuğumun üstü başı tertemiz! ” cümleleri de buna tanıklık ediyor çoğu zaman. Oysa çalışanıyla çalışmayanıyla bütün ev hanımları bilir ki, ev işi nankördür! Sanki dün bir dolu kimyasal temizlik malzemesi içinde çırpınarak pırıl pırıl yapılan ev orası değildir. Hal böyle olunca bu temizlik fiili her gün aynı şekilde tekrar ediliyor. Ne deterjan kokuları arasında Rahman’ın hediyesi çocuğun kokusu duyulabiliyor ne de banyodaki aynanın lekesi kadar yavruların kalbindeki boşluk düşünülebiliyor. Adeta eşyanın hizmetçisi haline gelen kadın, kendi çocuklarını bile unutuyor. dünyada ikinci plana atamayacağı annelik rolünü unutuveriyor. Ve sonuç ne oluyor: Bir hiç tekrar tekrar hep başa dönüyoruz. Çocuklarımıza vakit ayıramıyoruz. Dikkat ettiğim husus şu sadece iki bayramda çocuklarımıza vakit ayıra biliyoruz.23 Nisan ve 19 Mayıs da sadece ve sadece vakit ayıra biliyoruz. O zaman çocuklarımızın var olduğunu hissedebiliyoruz. Peki neden? Ev işi ve çocuk bakımı yüzünden kendini geliştirmeye fırsat bulamayan kadınların sayısı da az değil. İyi bir evlat yetiştirmek için dahi kitap okumayan, evinin içerisinde bile olsa fikir ya da fiil üretmeyen kadının hanımlığı sadece dört duvar arasında kalıyor. O evde dururken çocuklar okulda, eş ise işi gereği girdiği ortamlarda yeni şeyler öğrenerek kendini geliştiriyor. Fakat eve döndüklerinde bu birikimi aktaracak bir muhatap bulamıyorlar. Bu da zamanla aile içi iletişimsizliğe sebep oluyor. Gerisi acı ama bilindik bir hikâye: Yıllar geçtikçe eşini beğenmemeye başlayan çocuklarını bile görmek istemeyen beyler, annesini, kutsalını küçümseyen evlatlar ve kendine güvenini yitirip amaçsız kalan bir kadın… Acaba ondan mıdır ki, kendilerini hep suçluluk duygusuna kapılıyorlar. Acaba ben çocuk yetiştiremiyor muyum gibi düşüncelere kapılıyorlar. Aile denince akla gelen ilk şey bir yuva kurmak şu bir gerçek ki, yuva kurmakla olmuyor. Eğerki, o ailede çocuk varsa önce nasıl yetiştirebileceğini bilmeli terbiye nasıl verilir. O ailede çocukla nasıl diyoluğa girmelidir. Bunları bilmek lazım, Her şeye sahip olduğu halde mutsuz olan çocuklarda ne gibi eğitim hataları yapıyoruz? Çocuğun asıl ihtiyacı nedir? “Çocuğum için her şeyin en iyisi olsun diyorsanız önce eğitim almamız mı lazım” derken doyumsuz bir çocuk mu yetiştiriyoruz? Bütün bu soruların cevapların da kendimizde de arayalım, sadece bayramlarda aklımıza gelmesinler.
Şahit olduğumuz şu gerçeği gördük,23 Nisan da çocuklarımızın ne kadar neşeli olduğunu ve bir o kadar da sevinçli bir ortam gösterdiklerini gördük Anne ve Babalarının karşısın da çok mutluydular bu dünya onlarındı sanki sadece bayramlarda değil de normal hayat yaşantımızda da çocuklarımızı unutmayalım onlara öğle bir sevgi ve şefkat gösterelim ki, bir ömür boyu mutlu ve mesut olsunlar Anne ve Babadan örnek alsınlar. Bizlerde çocuk olduk. eğerki bizler yaşamadıysak onlara yaşatalım çocukluklarını Bir çiçeği evinizde nasıl sulayıp bakıyorsak solmaması için kendi çocuklarımıza da öğle davranalım sevgimizi eksik etmeyelim.
Zehra Okur
..
Bahar çıkarım demişti**
Kış ortasında bir ev aldım. Oturduğum ev çok rutubetli. Benimse kireçlemem var eklemlerimde. Gidip, eve bakayım dedim. Emlakçi götürdü. Yaşlı bir amca açtı kapıyı, özür diledim evi almak istiyorum bir baka bilir miyim dedim. Tabii dedi ve çalakalem bakındım o da yanımda. Çok sıcak oluyor dedi. Oh! Dedim, bende sıcak ev arıyorum. Bak! Dedi, pijamayla terliyorum. Çabucak çıktım hanımı evde yok diye. Ama onun o sözü benim ev almama neden oldu. Sonra, işlemler içim emlakçinin bürosuna gittik. Sohbet ederken amcanın tek yaşadığını öğrendim, meğer eşinden ayrılmış. Süleyman Demirel’in sınıf arkadaşı, o da inşaat mühendisi imiş. Kızları, oğlanları varmış evli barklı.
Sonra, işlemler bitti yani ön sözleşme, kaparo verdik ev sahibine. Dedim ki; Ne zaman çıkar kiracı? Meğer yeni girmiş ne olacak şimdi! Sonra tekrar gittik eve. Zile bastı ev sahibi. Amca açtı. Biraz konuşabilir miyiz? Dedi. İçeri girdik, oturduk. Amca, biraz asabi idi anlaşılan. Sigara içiyordu durmadan. Ev sahibi ile alacak verecek pürüzleri varmış az bir tartışmadan sonra hallettiler. Ben evi sattım dedi. Bunlar yeni ev sahibin aranızda anlaşın.
O zaman Ercüment amca biraz daha gerildi. Kış ortası, ben yeni girdim dedi. Onun o hali bana rahmetli babamı hatırlattı. Babamı bir buçuk yıl önce kaybettim. Tek yaşadı çoğu zaman, asabiydi yanımızda pek durmazdı ara ara gelir ya da biz ona giderdik. İnsanlar yaşlanınca sevmiyor kalabalığı, kendine göre düzen istiyor.
Neyse, amcaya dönüp tamam telaş etme sen kontratın süresince otur. Üç ay oturmuşsun yeni kontrat yaparız dokuz ay daha kalırsın ben, seni kış ortasında rahatsız etmem. Çok sevindi, yüzü aydınlandı. Bana dönüp, belki baharda çıkarım uygun ev bulursam dedi. Eylüle kadar kalabilirsiniz, kızım yurt dışında Ağustosta gelecek ben Eylülde anca taşınırım dedi. Sonra hayatından bazı kesitler anlattı. Varlıklı biri, kültürlü biri ama niye yalınız yaşıyordu bunu vurgulamak istedi galiba. Biz seni rahatsız etmeyelim kirayı da bu hesaba yatır dedi eşim. Ve numarayı yazdı. Eşime eğilip, sizi sevdim. Önceki pek mıtrıptı diye ekledi.
Allahaısmarladık deyip ayrıldık. Tam dört ay olmuş. Geçende yönetici aradı evi yıkatın kokuyor diye. Bir şey anlamadık. Sonra düşündüm. Eşime, amca yanız yaşıyor belki temizlik yapamıyor diye demiştir dedim. Ertesi gün sakın amca evde ölmesin. Yok, yok kızı var ilgilenir dedim. Ama içimiz rahat etmedi. Sen bir ara usulünce söyle kızı gidip ilgilenir dedim. Eşim Ercüment amcanın telefonunu çaldırdı cevap yok. Sonra kızını aradı. Olayı anlatınca. Rengi soldu birden Allah, Allah diye başını salladı. Biz bilmiyorduk yönetici böyle söyledi. Kendine söylersek kırılır diye sizi aradık dedi. Ve teflonu kapattı.
Merakla sordum. Hayırdır ne olmuş? Ercüment amca kalp krizi geçirmiş ölmüş geçen Cuma, cumarteside Çengelköy’e defnetmişler. Yöneticide cenazeye gitmiş birkaç kişi ile haberi varmış dedi. Allah rahmet eylesin.
..
Ne de güzel söylemişler zamanla,
Bir kurşunla iki düşman vurulmaz.
Anladım ki bu yalancı dünyada,
Ev üstüne yeni bir ev kurulmaz.
Hüzünleri içerine atarsın,
Kahırları lokma diye yutarsın,
..
Ev sahibi kiraya, durmadan zam yapıyor,
Köpek yemez parayı, adam ona tapıyor.
Beleşi çok seviyor, ne bulursa kapıyor.
Kiracılar olmasa, ev sahibi de olmaz
Ev sahibi sabırsız, kiracıya çık diyor,
Zavallı, başı önde, evden çıkıp gidiyor.
..
Bir ev düşlüyorum
Beynimin zirvesinden
Bir ev düşlüyorum
Kalbimin ötesinden
Bir ev düşlüyorum
Üç katlı toz pembe
..
Misafir olduk bir eve İkramları baldan tatlı
Karşıladı seve seve Evi vardır iki katlı
Muhabbetle girdik eve Küfre karşı pek inatlı
Mutlu etti ev sahibi Müslüman dır ev sahibi
Gelen gidenleri sever Hatim kuran bol okunur
..
GÜNLÜĞÜMDEN – 14?
Tutku çok mutluyum çoook. İçimde havai fişekler patlıyor, gözlerimde yıldızlanıyor. Zafer işaretleri yapıyorum hayata. msn’deki sloganımı haykırıyor ruhum, tüm gücüyle. Sloganım şöyle. (HAYATTA SON SÖZ HEP DİRENİŞÇİNİNDİR. YANİ, BENİM.)
Sevgili Tutku. Stand işim çözümlendi. Belediyeden beni aradılar. Standım hakkındaki bilgileri aldılar. Standımı, çalışmadığım saatlerde, kendi depolarına koyacaklarını söyledi bir bey. Benim, hangi saatlerde? Çalışacağımı sordu. 13 ile 19-20 arası çalışacağımı söyledim bu mevsimde. Beni kendi araçlarıyla götürüp, getirecekler.
Yarın, 11’de standımı, sanayiden alacaklar. 13’ te de, beni kapıdan almaya gelecekler. Harika ya, süper ötesi. Ulaşım sorunum olmayacak. Böylece: Maddi ve psikolojik açıdan yıpranmayacağım. Evimi değiştirmek zorunda kalmayacağım. Yoksa, epey sorun yaşayacaktım. Ya bir sürü taksi parası verecektim. Çalıştığımın kendi bölümünü,böyle harcayacaktım. Ya da, daha ekonomik sorunların altından kalkmaya çalışırken. Yeni bir ev aramanın telaşına, sıkıntısına kapılacaktım.
Ooff düşüncesi bile korkunç. Benim koşullarıma uygun ev, neredeyse yok gibi bir şey. Çok acı çektim bu konuda, çook. Sokaklarda ağladım. Allah nasip ederse? Buradan, durumuma göre düzenleyeceğim, kendi evime geçmeyi istiyorum. Deniz kıyısında, bahçesinde huzurla çay içebileceğim, yazılarımı-şiirlerimi yazabileceğim, köpeğimi sevebileceğim. Deniz annemle konuşabileceğim, dalgaların köpüklerindeki resimleri görebileceğim. Ev içi ve ev dışı alanlarda, hiç sorun yaşamayacağım, bir ev istiyorum.
Şimdiki evime giriş çıkış sorunsuz. Balkon kapıları dar.Bir de normal banyo kapısı ve iç alanı uygun değil. Diğer lavabonun olduğu yere taktırdım şofbeni. İdare ediyorum. Ev sahibim de iyi şimdilik. Ben de, kirayı düzgün ödüyorum. Çıkarken, arabamın verdiği, küçük hasarları da onartırım.
Dayanabileceğim kadar çok çalışacağım. Sezon bitene dek, en az bir yıllık ev kirasını ve Yağmur’un parasını kazanmalıyım. Köşeye de, birkaç bin lira atmalıyım. Kışın sıkıntı yaşamak istemiyorum.
..
Eskiden ev kadınları
Dizi seyrederdi
Şimdi ev adamları...
Ve ev, adamları...
..
Allah kiracıya kolaylık versin,
Yoksulu ezdirir şu ev kirası.
Yemezsin, içmezsin 'Al sen ye! ' dersin,
Canından bezdirir şu ev kirası.
Her türlü yokluğa göğsümü gerdim,
Zam geldi, katlandım, kirayı verdim,
..
Gösterişsiz sade bir ev düzeni olmalı,
İsrafsız,mü'mine yakışan bir ev olmalı,
Evdeki erkek,kadın,çocuk huzur bulmalı,
Ben mutlu,neşeli böyle bir ev düşlüyorum.
Hüseyince bir direniş,kıyam istiyorum!
Meryemce bir adayışı hayal ediyorum,
..