An(la)mak
Ateş depremler yaratır
İnfazı gelmiş kürede
Basireti bağlanmış tümceler
Devrilmeden düşer
Düzeltir zamana yazılanları körebe
Aydınlansın tahayyülüm,istemesem de
Lucifer’den Hûzmeler serp bahçeme
Ucu küpeli, al yemeni ört başıma
Yitik kavimlerden gelen bir şarkıyı söyle
tükürmüş tanrılar doğururken,
katli... bir içimlik, soylu sevda
örselenmiş ikra(m)
ömür tuz serper bozkıra
parmaklar kısa, erimi az döşe
üstüpüsü muskadan bir sahil kuşu
gagası yamalı eskimiş sevda
sen garip bir bezirgân,
sema oluksuz çatı
akşamsefası, sesi bir yakamoz çiçeğinde
Sualler sıralanır kelimeler ardılı batın da
Kimdir lâl i vuran bir avuç sorguya
Kalemim dilim, dilim yüreğim.
Yüreğim her zaman senin için sesim
Mevsimi yoktu rüyanın
Dünü kayıptı
Bir orman içinde
Öğütmüştü zamanı
Çölde bir bedevi çadırında
Perde I
ığıl ığıl çağlasa sözlerim
makamın cemrelense nefsime.
günaha el versem,
uzansam döşüne
Dualardı… Ayetler di
Silinen…
Kitab-ı Mukaddes’ten…
Okunan…
Kutsal Kelâm
Cehennemin dibi
Olduğunda bir sandal barınağı
İstanbul kokusu
Sinecek gömleğine
Yakandan taşacak
Tuzlu teri
Çentikli kutularda taşınır asa Aden’e….
.
.
.
Ney le gitarın sesi karışır
Çiganın çağrısı, varisi eşrefe
çiğner örs döverken demiri.
belki de su gibi aziz olur her paslı damlada.
kalbi bahaneli beğenmişliğe
sarı çıyan dizlerinin dibinde.
aşkın törpülenmiş hali kitaplarımda.
Ne güzel kelamdân anlayan güzel bir kalemin beğenisini kazanmış olmak. Hem hâldaş hem adaşım...Sevgiler sana şair.