Gözün ve sözün bittiği bir yerde
Kendimi açarım karanlıklarıma
Oturur bir yüz; ak ve kara
Hasretlerim ve hüzünlerim oturur
Dil değişir, duygu değişir
Ayrılık başlangıçta vardı
Gün ışığı süreli olsun isterim
Karanlıkta tohum korkarak bekler
Son, yorgunlukların bırakıldığı kadehtir
Kavuşmak bir ateş gibi sarar
Aylardan kasım
Bu ilk değil aksırışım
Düşen her bir yaprak
Parçalanan aşkım
Kocaman leylekler sıcak iklimlerde
Ben serçelerle
Seni nasıl kaybettim
Nerelerdesin
Özlemin burnumun ucunda sızı
Alınyazı
Gün, güneş, çiçek, kuş
BAĞIŞLA
Bağışla
Yurt içi postasından çıkan boş zarfı
Gönlünü dolduramayan beyazı
Bir hatıra olmak için ağlar cümle
Mutlu bir yaz gününün pastasında
Bir yay gibi uzalı Yalaman adası
Uçuk bir yeşil boyalı ağaçlarda
Porsuğunda yok sayılır edası
Esin var mı diye sorsam renkli taşlara
Beklemeler yalnızlığın diğer ismi
Merdiven zamanın anahtarı mı?
Şen şakrak hüzünler kısmı
Çiğ damlalarında doğuran baharımı
Karanlık soğukluklarla üşüyorum
Güneşlerle geliyorum
Anamas Dağlarının eteklerine
Kayabaşı taşkınlığında su oynaşına
Patika yolları genişlet yüreğinde
Yüreğinde kış karlarını biriktirme
İKİ; EYLÜL CADDESİ
İki eylül caddesi,yaşamımdan bir parça
Bölünmüş kalbim gibi,böldüler iki rayla
Estramlayıp diktiler,bir yarayı yamarca
Ipıslak yüreğimle ince ince
Düşlerle geçtim seni görünce
Dönüştürüyorsun beni sevince
Tel tel yağmurları çok seviyorum
Alaca sabahın gözyaşı idi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!