Ertuğrul Koç Şiirleri - Şair Ertuğrul Koç

0

TAKİPÇİ

Ertuğrul Koç

Düşmanmış bana artık inandım
Nereye gitsem,ne yapsam hatalıydım
Benim suçum yoktu iyi bilirler
Yanlış bir işin ilk kurbanıydım.

Bu cefa öyle ağır geldiki bedenime

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Sinemde özlemin var ey zamanı muhteşem
Siyah-beyaz bir film gibi lezzetin var
Hayal-gerçek hep yanyanalar
Aklımdan atamadığım o anlar var

Heyecan telaş bir koşturmadır gider

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Memleket havasını soluyorum tüm bedenimle.Bayram havasında geçiyor içinde hülyalara daldığım şu zaman diliminde.Mesrur yüz ifademde,tebessümler saçılıyor beni temaşa edenlere.
Simalar,özlemini duyduğum şey…Üslüblar,arayışına sürüklendiğim bir musiki…Burası aklımdan hiç çıkmayan düşler aleminde rüya sanki.
…….. ………. ………..
Yazıhanenin önünde çok çok iyi tanıdığım insanlar; aralarından bazıları ise hayatımda değeri haiz olan kimseler”Allah’ın selamını çok görüyor. “diyenlere boğulmuş dostluk,birkaç yıllık ayrılık evresinde.”Ne dost tanır ne arkadaş; unutulmuş okulda ki geçmiş fasıllar.”Evhama dalınmış…Boşboşuna yapılmış tüm bu ithamlar.
…….. ……….. …………
Hayatımın başlangıç noktası olan Başçiftlik’e geliyorum sıcak bir temmuz ayında.Mazide ki değerlerimi hatırlıyorum kıymetini kat kat arttırırcasına.Evimi,ailemi,yaylayı sonrasında yaşadığım tüm vukuatları geçiriyorum film şeridi misali gözlerimden.Birkaç damla gözyaşı kayıyor yanaklarımdan,hüzne boğuluyorum çevremdekilere aldırmadan.

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Hayatta çözemediğim iki kelime: Ben ve sen...
Birbirinden ayıramadığım ama birbirine de yakınlaştıramadığım kavramlar..."Ben" derken "seni" suçluyor, "Sen" desen "Ben" siz kemale eremiyordu. Zıtlığın iki kutbunda büyüyen mana, yakınlığın imtizacında yerlerde per-ü perişan oluyordu.

Bir an "Sen" haykırıyor, ruhun,bedenin her zerresinde; beklenmeyen bir an nasihat ediyor "Sen" "ben"in bitmek bilmeyen körlüğüne...
İşte böyle bir hakikat ki, "Sen" olmak için "Ben"in varlığına,
"Ben"i bulmak, idrak ve anlamak için "Sen" gerekir..Bilmiyorum başka ne anlatır ki bu derin hali....?

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Gelir mi,gelmez mi o eski günler
Terkedilir miydi yalnızlığına her bir köşesi
Eksik olmayan kahkahayla karışık sesler
Başçiftliğin anlatılmaz o eşsiz,yegane yerleri.

kahvehaneler bir başka şenlenirdi

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Kelimelerin anlatamadığını hissettim hükmümü geçiremediğim kalbimde.Ömür gibi geçen fir firakın vuslatını görmeğe muvaffak olduğum şu mesud günlerimde.Alev alev yanan büyük yangınlar görülürdü her nev-i zerremde.Kızıllığında yanılan ateş sularının dökülmesi oldu; okyanusta bizlere”Elveda! ”derken.memlekette olmak son verdi bu şerri ahvale.Düşünmek…Düşünmek bile kafiydi inanılmaz bir sürurun beraberliğinde.
Hasret elzemdi bunun farkındaydım.Başçiftlik sevdası da zaten bu hissiyatın ağlarını,duvarlarını çevremize örmesi ile başladı.Yaşadığın yer cihanın en güzel mevkisi olması dahi bunun önüne geçemez.En güzel yaylalar,göletler,tabii alanlar bulunsun etkisi söz konusu değildir.Çal dibinde ki sükut etmiş geceye inat,şöleni andıran kızlar kayası; gençliğini ahlaki değerleri kapsamında haykıranların vazgeçilmez mekanıydı.Kendini birçok kuşağa kabul ettirmiş,orta dereyi daim seyir halinde bulunan kayalık; kır’ın sessizliğine inat manilerin,türkülerin daha da galyana gelerek halayların,çığlıkların semaya yükselmesine katii surette şahitti.Kimbilir? Birçok aşık ve maşuk burada kavuştular,özlemlerini giderdiler.Sevgilerini kayalığın en ucundan haykırdılar yaylanın aldatan cazibesine kapılarak.Ve…Eşsiz bu güzelliklere sayısızca mesken göstermek,ve yine bu meskenlerde sayısız ef’al bildirmek çoktur ve tabiidir.
Başçiftlik özlemi ruhumu yüksek bir kleye hapsetmiş.Ulaşamayacağım duvarlarla göklere yükselmiş.İçinde memnun olduğum esaretin feyz veren acılarını yaşıyorum.Firakın lezzetini; uzaklığın,garipliğin çaresizliğinde tadıyorum.”Senden ne kadar uzaklaşsam da kıymetini bunun aksine ziyadesiyle anlıyorum.”

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Çığlık…Çığlık …Gecenin koyu karanlığında yakalıyor yakamdan.Ölümün soğuk havasında haykırıyor söylemek istediklerini.Serzenişlerle haykırıyor; vahşice! Sesi boğuk…
İçimde garip bir ürperti.Korkak ve tedirgin.Aklımda bin bir oyun… bin bir sahne …Yüreğimde siyah gecelerin bilinmezliği.Gözlerimde görmek istemediklerim.İçimde tekrar o:Çığlık…Ve yine çiğlık.
Bir sis gibi bulanık,bir kaf daği kadar ulaşılmaz.O sana senden yakın ve uyanık.Ben onun içindeyim o benim içimde devamı karmaşık.Söz kafi mi değil mi bilmiyorum.Bu yerde bu dert bırakır mı biçareyi elem; ruhuna değmeden.
Düşünceleri işgal ediyor zamansızın.Gülen cemalim cellata dönüyor birden.
Soğuk taş misali donakalıyor hücreler.Bakişlarda tuhaflık…Kaçmıyor ki gözlerden.
Gel umudu göstereyim istikbal levhalarında.Hayallerimi anlatayım üç-beş yaşındaki çocuk edasıyla.İlkbaharlar var benim dünyamda.Başlangıçlar var sonu olmayan bu hayatta.

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Kaç insanın davası var ki; dünyevi uhrevi onu tatmin etsin.
Hangi insanın bir hayali var ki, ondan gayri zirve olmasın.
Nereye himmetini sarf etmiş ki, onda bekaya sarılsın.
Abeslikte manayı soranlara nasihat ki, arkana bakınca anlarsın.

Hayat denilen kavram korktuklarımızın üzerinde ki gaflete sarılmaklığımızla geçer. Ne geride bıraktığımız ömrün kafi gelecek bir meyvesi vardır ne de hakiki manada hayattan zevk alabileceğimiz bir mutluluk...Ne dava adamı olmuşuzdur sığınacağımız bir sığınak misali ne de tam bir serkeş olmuşuzdur dünyadan soyutlanıp sıkıntı, meşakkatleri unutacak....Yani kısaca; günlük uğraşlarının bir de uğraşmadıklarının.....

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Elimde ne kağıt ne kalem
Düşünceler sıralanıyor aklımda
Birinden kurtuldum derken
Hemen diğeri dokunuyor omzuma.

Önümdeki yolum dar

Devamını Oku
Ertuğrul Koç

Ne düşündüklerimdir kelimelerim ne de hasretle kavrulandır hissedişlerim. Derin bir yorgunluğun arkasında hiç bitmeyecekmiş gibi beklediklerimdir ümitlerim.yollar, yollarım ufukların seçilmeyişinde boğuyorken ruhumun zerresini,uzaklardan ilham aldığım akislerden yansıyor, daim olan nedameti.Vurgun, evet vurgunsa nefesimin kesilmesi, hayal aleminden bir rüya, bir serencam, bir dokunuş ki; hangi cisim çevreler hangi hissedişe giriftar olurum.Durgun....Heyhat! Yaban elin nağmelerinde ki bir hüzünlü musiki,susamışlığın uhdesinde bitmeyen bir inilti bu. Duyduklarım, İstanbul semalarının deruni sancıları, galyanım; şekillerine bakıp tanımlayamadığım manzaraların, tarifine sığdıramayacağımdı.Gözler...Gözlerim,torbalaşmış sarkmaların, uykusuzlukların karanlığa göz kırpması...Yoksa hayatta mıyım? Kestiremiyor, idrak edemiyorum.

Başarıya koşuyorken idrakimin fevkinde yaşıyor, lezzet alıyordum.Ya akislerden ibaret olacak kaygısı taşıyor ya da farkındalığına haykırışın sukuti çığlıklarını koyveriyordum.Bitmeyen bir güzergahın akıbetini düşlüyor,nihai vuslatın zuhura gelişini tadıyordum.Ve zaman... tükendi ırmakların denize döküldüğü misali. Hani söylenmişliklerini hatırlattığım o eşsiz mısralar, yeniden fısıldar ruhunu;

Belirsiz ufukların ötesine bakıyor,
göremediklerimde yeni bir dünya kuruyordum.

Devamını Oku