Sende mi Sarıkamış, Sende mi,
Yaktın yüreğimizi Hicaz diyarı gibi,
Üşüyen elleri, yorgun bedenleri
Kucakladın, amansız bir kış günü
Sende mi, Sarıkamış
Gözlerden uzak
Uçsuz, bucaksız çöllerde
Dağlarda, taşlarda
Arardım aşkını
Belleğime kazınmış bir kere…
Ipıssız köşelerde açan bir çiçek görsem
Her şey aslına mecbur
Buzdan kaleler suya döner
Yalnız bir çizgi ile sabit olur
An gelir, zaman yurduna döner
Boş mezarlar dolup taşıyorken
Gözlerin eskisi gibi bakmıyor
Bu suçlayıcı ifade neden
Çıkar gözbebeklerinden isyanı
Sevginin her damlası kaybolup gitmeden
Bir hata deyiveriyorsan adına
Masum bir gülücük düşsün ellerinden
Yaşlı gözler bakarken ardından
Bir yiğit daha uğurlanıyor
Edirne’den Kars’tan Urfa ’dan
Kim bilir hangi diyardan
Belki de benim köylümdür
Aynı ekmeği paylaşmış
Mumdan kalelerin, arkasında beliren gölgeler
Paralel evrenlerde, takyonlarla gizlenen gerçekler
Birkaç angstrom ötede, en garip bilinmezlikler
İlimlerle kuşatılmış insan, sahipsiz mi?
Bir ağ gibi, uzanan kromozom dizinleri
Bir nefes almak kadar yakın, ölüm
Sessiz bir tükeniş zaman oluklarında, har
Nice kavramlar ile, hayat kördüğüm
Sebeplerin gizlediği izler, aşikâr
Uzak tepelere yansıyan, gecenin koyu rengi
Doğum günün kutlu olsun, Babacığım
Neler yaptın onca yıldır bizden uzakta
Zaman akıp gidiyor nasılda,
Hep sen kutlardın ya, doğum günlerimi
Bugün de ben geldim, Babacığım
Bekle Annem
Dönüyorum evime
Bu sabah kahvaltıda bende varım
Bir sıcak çay, iki zeytin çoktur bile
Bir parça sevgi ver yeter, doyarım
Bir bahar düşle…
Kupkuru dallarda açan,
Bir tomurcuk misali, olsun umutlar
Soğuk odalarda, özlemle tutuştuğun zaman
Tutmak için elini, uzanan eller gibi, Vefakâr...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!