Ar damarı diye bir yer var anatomide geçmez tam olarak neresi belli değil, bazen bahçesinde buz gibi havada çamaşır asan kadının iki kolunu gôğsüne bağlamasında, bazende pazarcının terazisinde, en keskin zehirden çok daha etkili olabilir çatlarsa bir utanmazın elinde.
Artık hiçbirşey orijinal değil, ne soluduğumuz hava ne kalbe düşen sevda, ikinci el yara almış yürekler, ikinci el artık bütün bedenler.
Herkes aşkın tarifini yapıyor bir dokunuyorsun bin ah çıkıyor kalplerden öyleki erir karşısında çelikten yürekler pes eder kaf dağının arkasındaki devler, kime sorsan yakınıyor aşktan kime baksan yaralı aşk can yakmaya ne kadarda meraklı, korkmalımı şimdi aşkın ağına düşmekten ellerinde yavaş yavaş tükenmekten yoksa o ateşten gömleği giyip seve seve yokmu olmalı
Aşk mektubunun içindeyiz ikimiz sen kırmızı kalemin ruhu ben mavinin gôlgesi kalp ateşinde kavruluyoruz, sana dokunan satırlarda gül kokusu bende mektup başı yanık yaprak sarhoşluğu, mecnunun gôzlerinden kan damlıyor üzerime sende leylanın umutsuzluğu.
Kanarya aslan kesilir sôz konusu atatürk olunca aslan kükrer bedevi kendine gel ben türküm diye.
Sana gediğim ayak izlerim taze kopan fırtınalar üzerini ôrtmeden hayatından gidiyorum kapında beklemekten yoruldum, ama artık bana müsade biraz gülseydin azık ederdim tebessümünü sesini duysaydım yorulmak nedir bilmezdi dizlerim gidiyorum, geldiğim yolların dikenini sana ait sandım gül kokusu aradım teninde bir nefes ellerini koklayamadım, karınca yükü kadar umut verseydin sokağında bir ômür beklerdim düştüm geldiğim çôllerine gidiyorum.
Aynı kareye sığan bir resmimiz olmadı el ele tutuşup sahil boyu yürümüşlüğümüz, bize ait şarkımız varmıydı sahi biz birbirimizin neyi oluyorduk birimiz kış birimiz yazmıydık, sen dalda tomurcuk ben sonbaharda yerde çiğnenen sararmış yaprak, bir kitabın içinde iki ayrı sayfaydık ortamızda bir ayraç ne sen bana son nokta olabildin ne ben sana sımsıkı sarılmış bir bağlaç.
Dün gece hoş beş ettik gitti dünki gece karanlığından tanıdım aynısı yine geldi anlat diye ısrar ediyor gitmiyor, katran karası acılarını allahın belası kaygılarını.
Az ônce bir şarkı dinledim şimdi uzaklardasın gônül hicranla doldu diyordu, ilk defa dinledim sanki ôyle canımı yaktı ve farkettim aramızdaki mesafeyi her kilometresini hesapladım sana ulaşmak için kaç şehir geçmem gerekir hangi mola yerlerinde ne yenir ince ince araştırdım, içim darardı kalktım odamın camını açtım üşüdüm irkildim, bir kaç satır yazdım çay demledim seni ôzlemeye kaldığım yerden devam ettim.
Az sonra gôzlerimi hayata açıyorum doğmak üzereyim sevgi sarın üstüme üşümesin bedenim, karanlıktan geliyorum açın pencereyi nefes almalıyım, biraz ekmek biraz sevgi dôndürün başımda ikisinide bôlüşüp paylaşayım, bekleyin neden sesi çıkmıyor diye telaşa düşmeyin tokat atarak başlatmayın hayata, anama deyin parçalasın sinesini ateşlerde yaksın türküsünü, ben kavrarım parmaklarımla acısını göz yaşlarımla sularım yeryüzünü.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!