Terli bir hayvan kokusu bu,
Et ete bir yamyam gibi dolanıyor.
Kanı kana içiyoruz suskunca,
Bıçaklar yarasına yuvalanıyor.
İnce bir çığlık esiyor tenimizden,
Bir bombardımana açılmıştı güneş
Yakında yanacak bir kentin
Sıcaklığında karşılamıştık günü
Bizi karşılayan neşeden coşkudan arınmış
Siren sesleriydi.
Sığınağı unutulmuş bir kentte bombalar yüreğime sığınıyordu
Yetmezse yaşadıklarından damıttığın anılar
Senle vuralım kendimizi anılar ülkesinin dışına
Hatıralar parçalansın
yalnızca ben kalmalıyım zihninin girdabında.
Ve yalnızca sen olmalısın zindanımda.
İklimler değişir
Yaz biter
Ömrünün surlarını
Deler dalgalar
Kayar bir yıldız
Kendi göğünden
Dur çocuk
Dokunma
Bu oyun değil
Oyuncak değil
Öleceksin
Dokunduğun yere gömüleceksin
Ey saçları tutuşan kadın
Ay kıskanır, bulut verir önüne
Tan ağardığında,
rengi karardığında günün
Gelme
Kutba sür kendini
Aşkım hırçın dalgalarda salınan
bir gemiydi
Sol kapakçığı açılınca tarafınızdan
Batmayı kendine
Görev bildi.
Bayram gelmiş
misafir etmek adettendir
buyur ettik içeri
gelmedi
ben şekerin en tatlısını
paranın en paralısını ararım
Örselenmiş bir çocuk ağlar
Kimse duymaz sesini
Yalnız dağlar yansılar
Kalbi çekiçler tarihi
Geçmiş artık bir anıttır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!