saatler oldu tek başımayken bu arayışım
akıp gitti zaman,
elde kalan,ömrümün kısalığını anlatan çizgiler,
en uzunu yalnızlığımı gösterirler.
hani bilir misin,
bir şair ölürken kendi kanından yazmış ya son şiirini (yesenin)
Gidişin idamımdı sevgilim
Hoşça kal deyişin celladım
Seviştiğimiz sedirden göçeceğim
Gece güne devşirmeden
Bitmeli bu son baladım
Karanlık çağların heyulasım
Görenler çarpılır korkularından
Bir tek sen beni kendi içinde görebilen
Bak bana öyle uzun uzun
Işık gözlerimi yakıyor
Ne kadarda gençtiler
Adı sanı meçhul
Bir ucu sonsuza açan
Üç sarmallı urgandan geçtiler
Çok bilinmeyenli denkleminde hayatın
Öğrendik “ney”den
Sızısını söylemeyi kalbimizin
Öğrendik solgun yüzünden
Aslında bir “hiç” olduğunu
Hepimizin
Mektubunu açamadım
Demir bir külçeye benzeyen elim
Taşıyamıyor elinin kokusunu
Kokladım yalnızca beyaz zarfa sinen
Ve bana upuzun bir ayrılık gibi gelen kokunu
SANSÜR
Dert edindim dertsiz başıma seni
Kal bu gece son bulsun duvar muhabbetleri
Konuşalım aşktan ve senden gizlice
Bakışalım göz göze sessiz ve sinsice
Tarihin izini sürüyorum
Bir sen kalıyorsun
Bir de ben seninleyken
İz sürenler yalnızdır
Her adımı onun tarihte
Sığındığım kovuklar
Kalabalık
Titremelerim bulaşıyor
Sığırcıklara
Çanlara dönüyoruz
Hep birlikte
İçimde büyüttüğüm deniz
Yaz sıcağıyla birlikte çekip sularını
Terk etti beni.
Dudaklarım susuzluktan çatlıyor.
Bir tuz yağmuru sanki her saniyem,
İçime düşüp beni yakıyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!