Durgun bir gece
Avuç içlerinden
Ve parmak
Uçlarından öpmek
Atlas bir ipeğin
Dokunuşu gibi
Ayrılığı yüklenmiş bir başına yetim gölgeli kadın
Omuzlarına bozkırın urganını berkit’mişler yanık
Yorgun bilmiş kendini dudağı uçurum patikada
Sımsıkı sarılırmış iki dağın vurgun yemiş kaşına
Sel alıp götüren ela bakışları kesilmiş sevdasına
Bir kadınla birlikte
Olmuştu kadın
Iki oda bir salon du
Yüzü güneş görüyor
Fakat makyajı
Acılarını saklayamıyordu
Kaktüs yalnızlığın da bir gölge uzayıp giderdi
ölmüş bir Ceylan’ın gözlerinden
yüreğimden damlar durur acı su
terk edilmiş yanıma
Ve bir kuş alıp gidecek beni
beslediğim bütün düşlerden
Nereden bileceksin ki sen?
Kaldırımın dibinde büyümüş
Bir papatyanın yalnızlığını
şimdi düşünüyorum da
sinir uçlarımda soyunduğun
o soğuk günleri,
beynimin daracık kıvrımlarında,
soluk alış verişin,
ne güzelmiş.
Mükemmel yalnızlığın ülkesinde
Zaman hisarına esir edildim
Karanlık bir madde gibiyim
Damla damla müstakbel
Bir cesedin kölesi edildim
İçimde karma karışık tünellerim vardı,anne
Ruhumu delik deşik kemiren köstebeklerim
Binlerce müstakil evren deşmişler ölürken
Her tünelde dökülen benden,başka ben
Yakalaman gerek içimdeki köstebeklerden
Ve senin geldiğin
Vakitleri bulur
Omuzlarıma
Serçeden kuşlar
Konar
Ve sana olan
Sevdadır uçurumu
En derin ve çıplak
Gerekirse uğruna
Bir ömrü harcamak
Sevdaydı yar’e
Kanatlanıp uçmak
kalemin anlamlı güzel şiirini kutlarım perihan PEHLİVAN