Bugün hiç duyulmayan sözcükler biriktiren benim
Üzerime vazife olmayan
ve sonunda olması gerektiği gibi
iki dudağım arasında kendine yer edinen
Kirası ödenmemiş gökyüzünün kiracısı benim
Kuşlar uçmuyor demek
Sesin süzültür beni
Kuşlar süzülse şimdi
ruhun kanat ustası
Derman olmuyor demek
Gecenin yüzüdür aynaların yansımasında asılı duran
O öyle bir yüzdür ki ne kendine bakmaya alıkoyar insan
ne gökyüzü kurtulabilmiştir tutsaklığından
Sanki yaralar tüm dövüşmelerden önce çiçek açmış
kul gönlünü bir kır bahçesinde kaybetmiş
Bakışında yansıtır ayı
Demliğinde zehirli diken
Kirpiğin lavanta çayı
Görsem canıma değer
Tepesinde burcu kokusu
Acelesi yok şimdi kalabalıklaşmanın.
Ben İstanbul değilim.
Yalnızlık denen beton yığınına sarmalanmış bedenim.
İmkanı yok kıpırdamaz bu taş yerinden.
Farz et bize aşk diye verilen yeşilliklerden sevgi bekledik.
Güneşe dokunduğumuz ilk gün
Kim olduğumuzu bilmeden önce
Kim olduğumuzu bilmiyormuşuz
birileri söylemeden önce
Merdivenlere adım adım yükseldiğimiz ilk gün
Gürültüler çarpıyor kulağımıza
sözcükler belli belirsiz
Kuyular şarkı söylüyor, sohbetimiz duyulmuyor
Sağ yanımız Afrika sol yanımız pusulasını yitirmiş
Yollar büsbütün boyanmış
kan dökülmemiş
Bir adım atsam hiçbir yere gitmiş olmam
Yağmur olsam birkaç damla yeryüzüne
birkaç damlayla bir bardağa su olmam
Kağıttan uçaklar yapsam
Yağmur, damlasından önce sesiyle fısıldadı
Adam bulutları gösterirken parmakları ıslandı
Bir şarkı döküldü bir şiirin dudaklarından
Sevişti hüzün ve hüzne yakın duranlar
Gece, sessizliğinden önce kaldırımı kararttı
Su mudur bu avuçlarımız içinde tenimizi yakan?
Kavga ettiğimiz varlık etten tırnaktan değildir
Bugün yaşanılacak bir gündür ama kolay değildir
düşünce yolculuğunda kasisler ezdiğimiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!