Nur yüzün gönlümü esir etmişti,
Ne bir iz, ne adres vermedin, niye?
Işığın gözümü görmez etmişti,
Talihe kul edip kayboldun, niye?
Bin çeşit dert ile baş ettim ama,
Az çekmedim ben şu dilim elinden,
Menfaate asla yanaşamadım.
Hısmım bir masuma sayıp söverken,
“He vallah” deyip de sırnaşamadım...
Sensizlikte yok olan benliğimi yaşarken,
Gülen şen gözlerini soldurmak istemedim.
Boğazıma kitlenen o binlerce sızıyı,
Karşında yutkunarak ben gizlemek istedim.
Aşkının ateşiyle bilinci kaybetmişken,
Gurbet elde ekmek taş, su acıdır içilmez,
Benim ömrümü say bak, gurbetlerden geçilmez.
Belki ana hasreti zor olsa da çekilir,
Anasızlık başka dert, dizinde yat çekilmez.
Benim derdim gurbetten öte vuslat kaygısı,
Sen taptaze bir fidan, açmakta olan gonca,
Bendense, boynu bükük sarmaşık olur anca.
Kolum kanadım kırık, yerlerde sürünürken,
Dikenine tutunup, belimi doğrulttum ben.
Karanlıklar içinde sürünürken, çürürken,
Ne kadar da kolaymış aldanıp kanmak,
Varlığın nur saçıyor sandım üstüme,
Bana omuz verecek yoldaş ararken,
Hamal nasibi gibi çöktün üstüme.
Geç anlasam da şükür, artık kurtuldum,
Hayat içinde çile çekmekle bitmez
Her geçen gün daha da tükeniyorum
Yaralarımı saran bir tek sen varken
Vuslat için takvime bakamıyorum…
Medet umduğum yerde berelenmişim,
Bilmiyorum kaç kere baş başa kaldık,
Gönlümde ilkbaharım çiçek açarken.
Gurbet kıskançlık etti, hücum eyledi,
Seni bir an görmemek, ölüm gelirken.
Her cevrini denesin, bir kar edemez,
Sen ki benim gönlüme ayna bile tutmazken,
Bense senin yakında olman ile avundum.
Bahtıma düşen gurbet uzakta bir adayken,
Henüz yola çıkmadan, hasretinle yorgunum.
Yüzünü görmesem de, adın duymak güzeldi,
Senden geri kalan bana,
Elimdeki sigara.
O da hatırlatmaz seni
Saçlarına benzeyen
Kıvır kıvır dumanı olmasa...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!