kayaların üstünden köpük köpük
dalgaların döndüğü
bir ev inşa ettim
yaşamak için
göz bebeklerinde
_ çiselerken
çok karıştı birden gökyüzü
uzaktan esiyor burcu burcu özlemler
uçuşan yaprakların ucundan
kesintisiz sevdalara
_ sonradan
o kadar düşündüm ki seni
değişmiyor karanlıkta kaldıkça tan
güneş yorgun gözlerle bakıyor
Saat kim bilir kaçın buçuğuydu sabahın
her yerdeydi güneş sislerin içinde
ve biz hiç göremiyorduk üveit’ten
çökmüş bağışıklıklarda.
_ karasal
yalazını yalnızlığımın içine koydum
peşinden koştuğum güvercinin kanadı geçip gidene dek gökyüzünden
gözlerim gibi deli bulutlara sordum
Denizden yükselirken güneşten nefret edip toprağa geri düşen yağmur
yatarken aynı yatakta yan yana yapayalnız
yalnız kalanlar
neden ayrılınca birbirinden gövdeler
akar yalnızlıkla bu döngüye.
_eskir
bilmem ne kadar oldu
yıl ayıralı bizi
sınırları ateşle çizilen gözyaşı büyüklüğünde dolduğunda gözlerim
peşinden koştum güvercinin kanadında görene dek
yalaz'ını yalnızlığımın
_ geldiler uzaklardan
alev kızıllığında bulutlar
gecenin siyahında saklanarak
yalım toynaklar
_ onurlu
dik ve ödünsüzce
Doğanın çizdiği yola kalkışan baş/lar, dövene atılan başaklar gibi yığın yığın; anbean budananarak kıyılırlar kıldan ince bıçkıda.
Ne kadar burulursa, o kadar fazla berzah suskunluğundan uç verirler zamana.
_ Geçmişin yara izlerinden ölümü yazdım
panik içindeyim
sürekli kendimi zindanlarda hayal ediyorum.
Bir yolun ağzında ayrıldım ondan - on beş yıl kadar oldu sanırım -
saymadım kaç sırt yarası kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!