Sevgi ister, şevkat ister...
Bazen büyük fedakârlık ister;
Özel öğretmen olmak...
Yeri gelir şakalaşmak gerekir,
Bazen ilgi çekmek ister...
Bugünler de suskun;
Ama her an düşümde...
Ona şiirler, eserler yazar iken bile;
Özlediğim birisi var...
İsimi sadece kalbim de;
Sev dersen beni, sonuma kadar severim;
Senden gelecek bütün derdi, taşayı çekerim;
Ama, ama söz, nişan deme;
Parmaklarım nasır tutmuş benim...
Ben seni aklıma, kalbime kazımışım;
Pikniğe gidelim seninle;
Atalım kilimleri yeşiliklerin üzerine;
Oturalım diz dize, biz bize...
Pikniğe gidelim seninle;
Yakalım semaveri, içelim tavşan kanı çayları...
Ne kadar oldu bilmiyorum;
Yine bu sarı sayfalara pişmanlığımı anlatmıştım...
Ama, niye? Hangi konu da inan bilmiyorum;
Asıl ben şimdi bir şey biliyorum;
Ben pişmanlığı sen de öğrendim...
Yiğit bir adam vardı;
Adam gibi adam...
O Muhsin Başkandı,
Bir kış ortasında çiğerlerimizi yaktı...
Ellerim, yüreğim donarken;
Bakma boyuma pozuma,
Bakma delikanlı duruşuma...
Ruhum çocuk benim...
Beni bir anam anlar,
Diğeri fikrime düşüme;
Eğer ki aklıma düştü isen;
Özlemini biraz olsun gidermek için;
Şiir yazarım, saat kaç olursa olsun;
Senin için, senin için saatin önemi yok...
Alt komşu şikayet eder ise etsin;
Öyle güzelsin ki be karadeniz;
Yeşilliğin ayrı, soğuğun, puslu havan ayrı...
Hatırlıyorum, her daim hatırımdasın;
Saatler ve günler geçtikçe;
Bir başka özlüyorum seni KARADENİZ...
Bir tutam, bir tutam olsun be;
Sen kokan, seni hatırlatan, anımsatan...
Saçlarını, saçlarını yol getir...
Geceleri yatağıma, yastığıma dökeyim;
Seher vaktine senmişsin gibi onlarla kalkayım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!