Sayısız kez düşünene bak
Belki sağlam değildir kafası
Bir defa düşünene bak
Belki yoktur kafasi
Oysa ne bilir bu insan
Bu duvarlar beni uyarıyor
Buradan kimler geçti diyor
Sessizce bakip hüzün kapımı çalıyor
Sanki herşey mi bizi terketmiş
İstanbulu görür durursun
Birileri geliyor peş peşe
Sanki ne korku var ne keder
Hepsi birer efendiler
Sonsuz ırmağın suyunu içerler
Canları vardır verilecek
Ey! Nübüvveti Alem-i Efendim
Sev yari güzini sermayem
Işık söner yanan senin canı tenin
Yolunla aydınlık verdin bize
Sordum narı çiçek kokusu nerden
Efendim kemalinden kokladım
Başım tarifsiz duygular buldu
Zaman geldi bir selama
Bir sünnete bir cemala lisanınla başkoydum
Yolda selamını söyledim
Yarın senden güzelse yar
Bana da Haber ver
Umudum kalmadı bugünden
Söyle ne isteğin varsa benden
Elimde takunyalarım
Şu dağlar Bulutlara Emanet
Ağaçlar ise bizlere
Kitaplar ise raflara
Evlatlar babalarına
Lambalar yanıp sönüyor
Çalışmak iki hecedir söyleyene
Bir avuç yorgunluktur işi bilene
Zaman nasıl geçti dersin
Kabul ettiğinde o işi
Çalışana emek vermeyi anlatanlar
İsmail Teslim oldu İbrahime
O teslimiyet samimi bir Sadakat
Bıçak kesmez tabi emri veren istemedikçe
Ya Asla o koç inmeseydi.
Nemrut ateşi yeter bize
Doğdum bu günlerde bende
Verildi ellerimie tertemiz defter
Sana emanettir dediler
Başladı yorgunluğu akıbetinden
Senin yolun kutlu olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!