Bir adam, bir de kadın vardı
İkisi arkadaştı, hatta zaman zaman yakın birer dost.
Yolları aslında tamamen ayrıydı
Kadın başkasını sevmişti, adam başkasını.
İkisi de aklının ucundan bile geçirmezdi
Yollarının aşkın kavşağında buluşacağını.
Bakalım hatırlayacak mısın beni?
O son telefonda söz verdiğinden beri geçen zamanda
Unuttun mu acaba?
Yoksa hala hatırlıyor musun yanan şu kalbi?
Yüreğime söz geçirebilsem hiç durmam arardım seni
Bilir misin?
Bu sana yazdığım otuzuncu şiirim.
Otuz şiirin hepsinde aşkım vardı
Sana yalvarışlarım, tarif edilmez aşkım.
Şimdi başka bir şiir yazıyorum
Adı unutmak.... Unutanları unutmak...
Uçurumlar benim
Sen gidip ektiğin hasret tohumlarından
Büyüttüğün çiçekleri topla
Ne de olsa ölümlerdeyim
Yolların ulaşamadığı yerlerde
Daha yavaş yaşıyorum artık hayatı
Sindirerek çıkıyor ağzımdan kelimeler
Biraz daha sakin adımlarım, yürürcesine…
Küfürler bile az dolanıyor ağzıma
Nefesin kıymetini yeni anlıyorum.
Her gün biraz daha geç batıyor
Yaz kızım…
Adı sevda
Suçu sevmek
Kimi zaman hırsızlık
Kiminde adam öldürmek…
Suça iştirakten
Bir merhaba bebeğin ağlayışı
Uyarı oradan oraya doktorun bağırışı
Çalınamayan kornaların sesleri
Yoksunlaşmış küfürler sokak ortası
Endamlı kadının topuğunun cilvesi
Zaman o kadar çabuk akıyor ki,
Yelkovanın işi akrebi kovalamak sanki
Daha çocukluğumu anlamadan
Oynayıp, koşmadan
Oldum delikanlı bir adam
Mahallemin ışıkları yalnızlaşmış artık
Telefon kulübeleri önünde kuyruklar
Boza satan ihtiyar, simitçi çocuk
Bırakıp da gitmişler sokakları, sessiz evler aydınlığına
O mazideki muhallebici koca bir yalnızlık bestesi şimdi
Zoru sever insan hayatta
Kol kola sevdalar arasında
Yalnız yürümeyi…
Nice aşk hikayesi yazılırken etrafında
Saplantıların peşine düşmeyi…
Öpüşmelerden, sevişmelerden payını almış gibi



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!