En Çok Kendime Şiiri - Büşra Nisa Kaya

Büşra Nisa Kaya
74

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

En Çok Kendime

Tepeden tırnağa aşığım.
Renkli kalemlerle yazıyorum,
Renkli kurdelelerle süslüyorum seni.
Aşkın var olduğu günden beri
Kuşlar uçmayı öğrendi öğreneli,
Hayat suyundan içtim içeli,
Ansızın bir bakışının içinde kaybolduğum günden beri.

Vardık işte varacağımız yere.
Bu Mayıs ki, daha bir yeşil ovalar.
Dağlarda kar, ovalarda sarı çiçek...
İçimde ince bir sızı;
Sevdayı bıraktım cılız bir kuşun kanadında.
Kırgınım ezelden kendime, günahlarım büyütüyor beni.
Çığlıklar koparken sokaklarda, gecenin koyusuna vurulup
Senin saramayacak kollarında üşüyorum.

Sanki çok uzak bir sonun başında kaybetmişim.
İnanmaya gücüm yok, sevmeye gücüm yok.
Görmeye gücüm yok; sırtımda dünyalar varken
Bir serçeyi uçurmaya gücüm yok.
Gözlerim dalıyor önümdeki karanlığa.
Ay ışığı susar bana, güneşim anlatmaz.
Çok uzak bir yolun sonundayım, dönmeye gücüm yok.
Sanki seninle birlikteyim,
Sanki uzansam dokunacağım… Dokunmaya gücüm yok.

En çok bugün ölmek istedim.
Konuşmak bu kadar sıradanken,
Ölümün sessizliği nasılda sıcak.
Yağmurlar kor olur, esen rüzgar ateş.
Ayakları çıplak bir çare dilenci yoldaş olur yoluma.

Bugün en çok günahlarım için ağladım.
Gözlerim dalıyor senin bıraktığın boşluğa.
En çok gözlerin doğuyor gecelerime, güneşim kayıp.
Sanki içinde bir yerdeyim,
Konuşmaya gücüm yok;
Sırtımda sokakların yalnızlığını taşırken sevmeye gücüm yok.
Derin bir yol uzar gözyaşlarımdan toprağına;
Dönüp aramaya gücüm yok.
Kırgınım ezelden kendime.
Affet… Bu gece, en çok bu gece özledim seni..

Büşra Nisa Kaya
Kayıt Tarihi : 7.5.2025 01:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir Mayıs sabahıydı. Her yer yeşile çalarken, onun içi kurumuş bir yaprak gibiydi. Sessizliğin ortasında yürüyordu; elleri boş, gözleri dolu. Kimseye kızamıyordu artık. Çünkü en çok kendine kırgındı. Bir zamanlar sevmişti, hem de tepeden tırnağa. Renkli hayaller kurmuş, umutlarını kurdelelerle sarmıştı. Ama aşk, yalnızca ona uğramış gibiydi. Göz göze geldikleri bir anın içine sığmıştı tüm mutlulukları. Sonrası sessizlikti, eksiklikti, yokluktu. Dağlarda kar eriyordu ama onun içindeki soğuk daha da büyüyordu. Ne yürüdüğü yollar ısınıyordu ne içindeki çocuk susuyordu. Aşk, bir cılız kuş gibi ellerinden uçmuştu. Ardından koşmaya mecali yoktu artık. Çünkü yalnızca sevdiğini değil, kendini de yolda bırakmıştı. Geceler uzuyordu. Ay ışığı bile sırtını dönmüştü ona. Kalabalık sokaklarda bile tenhalık yaşıyordu. Gözleri bir çift göz ararken, kalbi en çok kendi sessizliğinde çırpınıyordu. Bir gün... belki bir an... affedecekti kendini. Ama bu gece, her şeye rağmen, en çok bu gece sevdi onu. Ve her şeyden daha çok... kendine ağladı.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!