gözlerimi buğulayan bakışlarınla tavladın beni.
üç vakit sürdü sevdamız
gün saydı.
senin gibi o da
sevmeyi
bilemedi.
Hayattan düşleri olan bir çocuk tanıdım
Üsküdar’da mendil satıyordu elleri
Ve para doluyordu cepleri.
Büfenin birinde goralı yiyen bir liseli tanıdım
Jöleli saçları sevdiği kızın kahverengi gözleri kadar sertti.
yara kurudu
deşmeyelim
sen öyle yapmışsın, ben böyle yapmışım
ona şunu demişim, o sana bunu söylemiş
laf
kanatmayacaksan gel
Kısa mesaj attı kara kanatlı melek:
'Yaklaşınca çaldır.'
Köprünün kenarında
Yüreğimde cevapsız çağrılar,
Gönderilemeyen mesajlar,
Yüzlerce kez yazılıp silinmiş taslaklar...
yokluğunu bırak da git
ardından ağlasın tüm şehir
dün döndü haykırışlarım
geriye kalan bakışların
yokluğunu bırak da git
Uyurken yollar geçecek aklından hızlı hızlı...
Kanma, yollar yalan söylerler.
Kaldırım taşları hiç üzülmez...
sıradan bir salıydı,
hevessizlikle kalkmıştım yataktan
öyle bir hevessizlik ki nefes almak ağır geliyor
şehir yaşıyor
ben bir yarayım onun içinde
hep kanıyor ellerim
ne tatlıdır izmarit düşerken,
duman dolar o büyürken.
aptal kafiyeler gelir aklına,
küllükte yük artarken.
yırtıp at kafiyeleri,
Köfteyim ben,
Kıymaydım eskiden.
Yoğurdular, pişirdiler
Servise hazırım şimdi.
Yiyecekler beni.
Geleceği düşünmüyorum artık
kullanma klavuzu paketten çıkmadı hayatın
ya da elinize geçen klavuz başka bir modelin
size kimse sormamış fişinizi prize takarken
kalbinizi kıranlar izin istememiş
tamirci?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!