Hayatta tarif edilmesi zor olan iki şey vardır, müzik ve koku ...
Örneğin, bir yerde duyduğunuz beğenip de albümünü almak istediğiniz bir müziği aramayı deneyin ama parça adı ve şarkıcının adını bilmiyorsunuz, o zaman satıcıya o şarkıyı nasıl tarif edebilirsiniz ki?
Ya da başka türlü deneyin, bir parfüm satıcısına bir kez kokusunu alıp ama adını veya şişesinin nasıl olduğunu bilmediğiniz bir parfümü tarif edip almayı deneyin, peki bunu başarabilir misiniz?
Bu sanki aşkın bir argümanıdır, onu çerçevelemeye çalıştığımızda ortadan kaybolur.
Müzik ve koku, görünmeyen aşkı somutlaştırır, gerçek aşkın nasıl olduğunu tanımlar ve ona şekil ve renk verir.
Aşkın Büyüsü: Göremediklerimizi Görmek
İnsanlar sık sık "Aşk insanı kör eder." derler. Ancak, bu ifade, aşkın gerçek doğasını tam olarak yansıtmıyor. Aşk aslında insanın bakışını zenginleştirir ve gözlerimizi, sevdiklerimizin özel dünyalarını görmek için kullanmamıza yardımcı olur. İşte aşkın insanı "kör" etmek yerine, başkalarının görmediklerini görmemizi sağlayan büyülü bir pencere.
Aşık biri için, sevgilisi sadece bir yüz değil, bir hikaye, bir dünya, bir tutku kaynağıdır. Bu insanlar, sevdiklerinin iç dünyasını keşfetmek için gözlerini sıradan görüntülerin ötesine odaklarlar. Onlar için sevgililerinin gülüşü sadece bir ifade değil, bir şarkıdır. Gözlerinin içindeki ışık, sevgilinin en derin düşüncelerini aydınlatır ve onları anlamalarını sağlar.
Göğsümde açan bir gül gibi,
Rüzgarla dans eden sevdam.
Sonsuz bir masal, her hücresimde,
Aşkın renkleriyle boyanmış dünyam.
Sesin, yeryüzüne armağan gibi,
Aşka düştüm buymuş kaderim,
Yürekte kalacakmış derdim kederim.
Ne acılar çektim hiç bitmedi çilem,
Gözyaşımı gizledim dinmedi sinem.
Acaba suç mu yaptım günah mı işledim?
Hicran zindanında nefes almak ne hadim!
Kanadın olmak isterdim sevgili
Seninle beraber uçarak
Geride bırakmak isterdim
Esaret dolu günlerimizi
Dünyanın tüm güzelliklerini ise
Seninle beraber keşfetmek isterdim
Aşka uçarsan kanatların yanar, dedi Şirazi, ancak aşkın o yanık hali bile insana bir çiçek bahçesi sunar.
Aşka uçmazsan kanat neye yarar, diye sordu Mevlana, ama aşkı bulunca her an yeni bir macera başlar.
Aşka varınca kanadı kim arar, Yunus Emre sorduğunda, aşkın ateşi içinde kanatlar unutulur, çünkü aşkın kendisi sonsuz özgürlüğü sunar.
O aşk ki,
Kulağımda sürekli yankılanan,
Söylenen güzel bir şarkının,
Unutulmaz melodisi gibi.
Hüzünlü nağmesi âhenkli ezgisi,
Yeniden besteleniyor her gün.
Aşk, görüşemediğinle buluşmaktır.
Hissettikçe kavuştuğun,
O sihirli anı yaşamaktır.
Gözlerin kesiştiği sevda ışığındaki,
Kalplerin duyduğu vuslat sıcaklığını yakalamaktır.
Dillerin öyküsünü dudakların sesini,
Aşk sadece sonsuz cümlelerde kullanılan dilsiz sözler değil,
Onu ne sen dinleyebilirsin ne de ben telaffuz edebilirim.
O vazgeçilmez duygularla dolu, uçsuz bucaksız bir deniz kadar da büyük.
Aşk, mum ışığı eşliğinde geceleri uykusuz kalarak, Aya yıldızlara söylediğimiz sırdır.
Aşkın bana sevginin sadece buluşmak olmadığını öğretti.
Ve ruhların dünyevi eşyaların olmadığı yerde karşılaştığını, onların içimizde birer teller olduğunu, özlem duyduğumuzda titrediklerini.
Seninle tamamlandı bu aşk puzzle’ı, Kalbimdeki boşlukları doldurduğun anda.
Birlikte yazdık kelimelerle bu aşkın hikayesini
Ruhumuzun beraber dans ettiği o özel anda.
Seninle her an yeni bir renk kazandı hayatımızda,
Açan rengarenk çiçekler gibi beraber güzelleştik.
Seninle inşa ettik bu aşkın muhteşem dünyasını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!