En korktuğum zaman geldi,
Ayrılık zamanı.
Unutmak yaşadığım güzel anları.
Seninle son saatlari yaşıyorum.
Keşke bu anı yaşamadan önce,
Gürgür Baba yurdundan
Musul Kerkük Erbil'den
Odlar yurduna selamlar getirmişem.
Gence Bakü Nahçivana selamlar getirmişem
Şanlı Türkmeneli'nden
Mum bir kere yanar
İnsanlar yollarını görsünler diye
Yüreğim bin kere yanar
Seni bir kereliğine görebileyim diye
Ruhum senden ayrılsa
Parmaklarım kalemden ayrılır
Yapraklar arasında,
Öyle güzel bir çiçek gördüm ki.
Harika rengi vardı,
Etrafındaki dikenlere rağmen .
Güzelliğiyle büyüleyen çicekti,
Ben hüzüne çocukken baktım,
Büyüdüm büyüttüm.
Hiç yanımdan ayrılmadı,
Hep onunla yazdım şiirlerimi.
Gel artık gel!
Hüzünü Gönderip,
Gün olur ne kadar sevdiğimi anlayacaksın
O zaman beni belki de hiç bulamayacaksın
Çünkü beni o an kaybettiğini anlayacaksın.
Gün olur aşkımı yüreğimin raflarında
Okunmuş bir kitap gibi saklayacağım
Yıkılan arzularımın parçalarını toplayıp
Kalbime ruhuma yakın olsan da,
Bana çok uzaksın,
Dokunamayacak kadar uzak.
Buna rağmen,
Her aya baktığımda,
Gülen yüzünü görüyorum.
Bir gün bir kadın sevdiği erkeğe sorar
- Güzel olduğum için mi seviyorsun beni?
Yoksa,kalbimin güzelliğini mi seviyorsun?
- Sevdiği erkek: Ne fark eder ki,Kalbin de yüzün de varlığındır işte ben senin varlığını seviyorum.
-Kadın: Hayır, aynı şey değil. Dış güzellik kalıcı bir şey değil ki ,yüz güzelliğini tercih edip beni onun için seviyorsan o zaman şimdiden bırak ve terk et beni çünkü yaşlanınca o güzellik mutlaka solacak, ak teller saçlarımı işgale başlayacak kırışıklıklar vücudumu kolonize edecek işte o zaman sol tarafımdaki güzelliği umursamadan beni yalnız bırakacaksın, işte o zaman karanlık bir odada yapayalnız oturacağım, bu günlerimizi anarak gözyaşıma boğulacağım, ama sen daha genç daha güzel kadın arayışında olacaksın o günleri görmektense o acıları çekmektense şimdiden bırak beni o günleri görmeyeyim yaşamayım diye, ama benim ne yapacağımı merak ediyorsan eğer sana şunu söyleyebilirim , kalbimde taşıdığım sana olan aşkın güzelliğinden güç alarak senden başkasını hayatıma girmesine asla izin vermeyeceğim ,ölene kadar seni ilk günkü gibi sevip her zaman aşkına sarılacağım, yaşlanıp saçların kar beyazına bürünse de belin bükük bastondan güç alsan da yorulup sırtıma yaslansan da seni hep aynı seveceğim. Gözlerimde her zaman ilk sevdiğim genç olarak kalacaksın kalbimde aşkın hep deli dolu bir aşk olarak kalacak.
KERKÜK VE LOZAN ANLAŞMASI
Irak, Osmanlı yönetiminde üç vilayete ayrılmak suretiyle yönetilmekteydi: Musul, Bağdat ve Basra. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Lozan Konferansı’na katılan Türk heyetinin elinde üç sayfalık 14 maddeden oluşan talimat vardı.
Birinci madde, Irak sınırıydı; Süleymaniye, Kerkük ve Musul mutlaka geri alınacaktı.Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Antlaşması’na (30 Ekim 1918) göre, bu sancaklar Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştı. Ancak iki hafta geçmiş, İngiltere bir oldu bittiyle buraları işgal edivermişti!
Ey gece! sana nasıl sakinsin derler! Oysa sende bağırır bunca yanan kalpler. Bir kere sen çok acımasızsın! Uyuyana lütuf gibisin.
Güzel bir müzik eşliğinde dans eden aşkıların o anın çabuk bittiğini zan ettikleri
kadar kısasın.
Lakin acı çekene , acısına çare bulmak için açıldığı denizin, varılmayan limanısın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!