Yaslanmışsın kaleler gibi Hisar Dağına
Tatlarına doyulmaz büryanına, balına
İnsanların kurbandır taşına toprağına
Egenin boynunda altın kolye Şehr-i Muğla.
Sen kendini saklasan ne çıkar
Göstermesen yüzünü
Koklatmasan saçını
Dudağından buseni
Sen ağlama biriciğim, inan bana
Dünyada hiç bir şey, değmez ağlamaya,
Yorma o güzel kafanı, ona buna
Keşkeleri bırak, değmez pişmanlığa.
Sana ağlamak değil, gülmek yakışır
Ağyardı kalbim çölde kor güneşte yanmaya
Çatladı dudaklarım kurudu al güllerim
Cesaretim kalmadı başka göze bakmaya
Sende kaldı yüreğim hep boş kaldı ellerim
Sensiz gecelerin sabahı olmuyor
Artık yıldızlar da teselli etmiyor
Güneş penceremden içeri doğmuyor
Sen gittin gideli, Sen gittin gideli.
Sana mahsus yüreğim vuslat için yanarken
Şems hiç bıkmadan her gün al güllerini açar
Dikenleri kanatır gözüm seni ararken
İlk defa dilenciyim kalp açtım kaldım naçar
Ağlat beni yak beni kül et benim kalbimi
Nisan yağmuruna benzedi aşkın
Kristal damlanı yağdırıp kaçtın
Aşk değil geçici hevesmiş duygun
Islattın üstümü sonra da geçtin
Aşk pazarlık değil yanmaktır gülüm
Nasıl bir sevgiymiş bu
Gözüm dinmiyor niye
Yalvarttın hep ecele
Bu kadar zulüm niye
Aklıma gelince o güzel yüzün
Gözlerim yağmura özenir o an
Çınlar kulağımda o güzel sesin
Gözlerim yağmura özenir o an
Hayallere dalıp dalıp gidiyor
Biliyorum o da beni seviyor,
Dilinde şarkımız söylemeden edemiyor
Biliyorum o da beni seviyor.
Bir melek gibi masum yüzü




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!