Terleyen camlara parmak ucumuzla çizdiğimiz uçurtmalar gibi siliktik, silindik…
Hohlayıp kalıcılık oluşturmaya çalışmakta nafile geldi…
Sonunda cama dayayıp avuç içimizi geri kalan ne varsa sildik.
[22.02.2012]
Topladım korkularımı ve aşkımı
bir valize, gidiyorum.
Artık duymayacaksın sesimi
Kıramayacaksın kalbimi.
Uzak diyarlar geçecegim yorgun, argın,
Bir umudun isigina hasret kalmis,
karamsarliga yüz tutmus
icime isleyecek acilar yasattin
ama hayat biktiramayacaksin beni
sana olan sevgimden
yinede inatla sevecegim ben seni.
Her Yalan Gibi
Tanistigimiz gunu hatirliyorum
O masum gulusunu
Nefesimdin hani nerdesin?
Gittin ve sende her yalan gibi bittin..
Gelmiyor birşey içimden
Çık git artık yüregimden
Ne istedin vefasiz benden
Tek suçum seni sevmekken.
Sevmeye doyamadıgım,
Sanki şu kapıdan girecek
Yüzüme bakıp gülümseyecek
Benimki de hayal nereden bilecek
Yıllardır hep onu beklediğimi
Hasretine hasret eklediğimi...
Sesin kulağı vardır yokluğa
Kimdin sen?
Nerede yaşamıştın, kiminle
Nasıl düştün benim gönlüme
Ben nasıl yazdım seni şiirlerime
Hala masallarda yaşıyorum..
Seve, seve harap ettim kendimi
İnsanoğlu hep birilerini, birşeyleri bekler. Çocuk olur büyümeyi, büyür okula başlar diploma almayı bekler, genç olur evlenmeyi, evlenir çocuk sahibi olmayı bekler, çocuk sahibi olur onları büyütmeyi. Kısacası hep bekler, hep bekler. Her geçen gün farklı beklentiler ile doğar ve her fert doğan günden farklı birşeyler beklemektedir. Az önce dışarıya baktım da dünya da bir beklenti içindeydi. Penceremden görünen dünya manzarasında bir beklenti, mevcuttu. Kararan bulutlar yağmuru, solan çiçekler kışı atlatıp baharın gelmesini, yavru kuş annesinin getireceği yiyeceği, bir anne okuldan dönecek olan evladını beklemekteydi. Hayatta hiçbirşey baki olmadığı gibi umutsuzluk ve acılar da öyle. Bitip tükenmez sandığımız melankolinin de sonu geliyor ve umut yeniden beliriyor ufuktan.
Bazen yağmurun sesi ile kavuşuyor insan umuda, bazen bir kuşun göğe doğru yeniden süzülmesiyle, bir çiçeçeğin açmasıyla belki de bir rüya ile. İnsanoğlu böyledir serum şişesinden damlayan sıvı misali senelerin hiç tükenmeyeceğini, ömrünün bir gün nihayete ermeyeceği düşüncesine kapılır. Dünya ile alakayı öyle ileri derecelere getirir ki, ahireti aklından tamamen çıkarır. Öleceğini unutarak fani hayatı adına çılgınca zevklere kapılır. Özünü, benliğini, insanlığını kaybeder. Oysaki dakikalar, saatler, günler, aylar, yıllar damlayıp akmaktadır hayat şişemizden. Bir gün gelir damlaya damlaya boşalır ömür. Yeryüzündeki en sadık sevgili ölümdür, zira o kendisini unutanları asla unutmaz. O geldiğinde kapıyı ardına dek açarak ”Hoşgeldin” diyebilmektir hüner.Öyle güzel bir hayatınız olmalı ki herkes arkanızdan ağlarken, siz kabrinize vardığınızda Rabbinizin huzuruna gülümseyerek çıkmalısınız. Bu dünya ya doğarken herkes ağlar asıl mesele ebedi aleme doğarken gülenlerden olabilmektir.
Emel Seyhan
09.01.2013
Git harcadığım baharlar için inanayım yokluğuna...
Git de yüzün kalsın beni bana vermeye...
Suskun sabahlarım yeniden vurulsun bahara.
Aşk yollarına kar yağarken
Kış uykusundan kalkmış yaz yağmuruydu..
Kaybolmak nedir gözlerinde öğrendim
Bakmayın bana öyle
Acıyan bakışlarınızla, kirletmeyin beni de
Aglamıyorum merak etmeyin
Gözlerime sevda kaçtı sadece.
Yeni bi sayfa acmali, gucum kaldiysa eger
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!