Üç beş uzun bahar
Kısacık kışlar boyu aradığımız
Üç beş şarkı kulağımıza dolanmış
Üç beş anı gözümüzde çınlayan
Havada ağ kurmuş sallıyoruz kollarımızı
Üç yeterken hep beş koydum
Biri bile güç buldum
Ben açık koydum kapıyı, giren girsin
Dört koymam artık, üçten alan alsın
Ben dolu dolu bıraktım oraya
Üstü kalsın!
Ben ilk ne zaman öldüm
Hangi çatlamış kanat kazdı yatağımı benim
Hangi çizilmemiş tablonun çizgileri
Işık tuttu tavşan gözlerime
Ben ilk ne zaman kör oldum
Koyma bırak neyim varsa kalsın burda
Çoktan silinmiş izler bu isli kırık camlarda
Bir buluta yükler götürürüm ben çocukluğumu
Teknik falan da istemez yola biraz yağmur yağdığında
Koyma bırak kitaplarımı okunmamış, biri okur benim yerime
Karmakarışığın kusursuz düzeninde
Cama vuran yağmur taneleri cem olur
Gelişigüzel ve dağınık bütünde
Erir tek tek tümde, bir olur
Tek olan
Ve sonunda yine tek ve tüm olur
Başkasına gönül koyma
başkasından bilip gönül...
Bu papatyayı tac'eyle
eğer işine yararsa...
Tan eyleyip sitem etme
Çiçeklerin bahçesi öldü ağaçların toprağı sonra ağaçlar
Önce evleri gitti sonra ruhu ve öldü sokaklar
Gidenler oldu kalanlar çöktü bazısı kayboldu
Anılar yaslı neşenin kaynağı paslı anahtar
Herkes denizde görünen küçük kayaya çarpıyor yaralı
Örselenmiş kafa kâğıtları bunlar silindirde döne döne
Hayat fabrikası hamuru bunlar birinci sınıf kapitone
Yaşam kesitleri keder kesikleri parçalanmış kumaşlar
Rengarenk yaprak tozları ama pare pare
Kafa kâğıtlarının da bir gururu var
İçimizden akıp geçer
Dışımızdaki bir
O baktığın andadır
Kırksa bir
Kaos mu seni yarattı
Ne zen, ışığın raks eder sabah
Ne sen âşığı raksın edersin zerre
pürtelaş çünkü ne gün gidiyor bir yere
Ne sen o denli pirüpak
Oysa bu bildin okuma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!