Ne diyeyim sana!
Bilmem? ? ?
Kendime
dediklerim
olur mu?
olur...
Kabak tadı verdi,
Dost sohbetleri
Arayışlarda
Kaybolmuş zamanları
Harcanmış
Olmayan yarınlara.
Ekim’in başlarıydı daha,
Bulutlar devrime kalkıştı.
Küçük elleri kenetlenmişti
Alçalmışlardı bir duvar gibi
Üstümüze, gelmeden üzerimize.
Hava, bıçak sırtıydı
Ah, su, Su!
Sen güzel bir akarsu, öyle ince ki
Ömre bile değmeden serinleten
Sahili, Ada’yı ve Tutku’yu.
Sen,
Senden geçmeyen her tekneye bile liman
Yıllanan bir şarap gibi asırlık bir mahzende
Günlerini sessizce geçiriyorsun,
Bekliyorsun.
en eski sevgiyi kendini sunacağın, en eski sevgiliye.
Hiçbir fikrin yok,
Kentimde aç kalan güvercinler,
Sobeler beni penceremde
Sabaha karşı
Kediler kaçıncı uykuda,
Ekmek kırıntıları doyurmaz
Ne siz güvercinleri,
Uzun bir yolculuk olacak
Çıkacağım.
Herşeyden önemlisi
Yola çıkmak.
Ihlamurunu yudumlayan
Kayıp kentin kayıp çocukları,
Yeniden doğarlar mı bir deniz kıyısında,
Onları alıp götürsem Kalkan'a?
Mutluluğu bulurlar mı yeniden,
Özgün ve özgür yetişkinler olurlar mı?
Biz bu kentlerde olamadık ya...
Gecenin yüreği diyorum,
Topal bir karasaban gibi
Biçiyor, geçiyor beni.
Nadasa bırakılmış
Bu zengin toprak,
Ne ektiğini bilen herkese
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.