DÜŞİİR 2
ADAM;
Tenha bir akşam üzeri
Rutubetli gri bir gökyüzüne bakarak yazıyorum
Eflatun renkli bu dizeleri..
Vaktin var mı?
nerdesin, neylersin şimdi ?..
Gök yüzün Fırat gibi ağlıyor mu seninde
Gül yüzün Dicle gibi asi mi yine sevdaya
Dem tutuyor mu gözlerin denizin olmadığı kentte...
Ekmeğe süte zam gelmiş bana nesi !.
Şaraba soğana zam gelmiş mi onu söyle.
Ama..
Özlemeye zam gelmiş haberin olsun
Boğulduğum okyanus yüreğine zamlı gamlı sevdalı bin selam söyle...
KADIN;
Bin selam aldım başım gözüm üstüne,
Bil ki ekmek soğan ve şarap soframda
Ve karşımda sakalı uzamış bir adam…
Kaç kadeh bitti kaç soğan kırıldı yumruk altında bir bilse
Yaşanamayan özlem tüten sevdaya..
Şimdi şiire gebe zaman..
Şiir bulaşsın kalem uçlarına
Kaç kez hayata dair ağıtların peşinden gittim.
Kaç kez parmak uçlarıma kadar dondu duygularım..
Kaç kez yaşadım yokluğu
Bir bilsen..
Şiir oldum aktım avuçlarına
Türkü oldum değdim dudaklarına
Ve sıla oldum adım adım yüz sürdüm toprağına
Hasret dedim
Özlem dedim
Sevgi dedim
Aşk dedim…
ADAM;
Aşk dedin,
Ah dedim
ciğerimi söküp bıraktım avucuna
Soğana vurur gibi vur istersen süzülsün şarap renginde kanım ekmeğine..
Hasret bu; uzatır adamın sakalını boşalan kadehi uzatır gibi
Aşk bulaştı bir kere yürek ucuna
Şiir bulaştı kalem ucuna..
Şimdi serinleten bir türkü oldun kurak dudaklarıma
Süzülüp aktın çorak gönlüme
Sılamsın gurbeti olsam da teninin..
Sür yüzünü yüzüme sevdiğim
Ben artık seninim, başkasında arama
Gel bekliyorum bana uzak, sana yakın o yoksul kentte...
KADIN;
O yoksul kentin gecesiyim
Henüz sabaha çok var
Uzan dizlerime
Şimdi dinle
Kaç türkü biriktirdim zulamda senin için
Kaç kalem eskittim
Kaç kadeh devirdim bir bilsen..
Beklemek nedir bilir misin?,
Ne çok bekledim o uzak şehrin yoksul sokaklarında
Şimdi Dicle’nin hırçınlığıyla dikildim karşına
Fırat’ın asiliği
Ve Botan’ın sessizliğiyle…
Vurma yüzüme eksik yanlarımı
Vurma bilinmezin gizemine sakladığım çığlıklarımı
O çığlıklar ki asılı kaldı Raman dağlarında
Sustum..
Sustum asırlık bir çınar gölgesinde
Hayat dümdüz bir çizgiye asılı
Sallanıyor sabahlar yokluğunda
Gece ayaza kesmiş sen diye..
Ve gel al diyorum yokluğunu bu gönülden
O yoksul kent coşsun
O yoksul kent sen koksun…
ADAM;
Dizelerinin hecesinde
Dizlerinin yücesindeyim
Sabaha kadar dinlerim türkülerini yeter ki sen erinme sevdiğim
Ben devrilmişim dizlerinde
Kadehler devrilmiş çok mu
Gayri parmakların işlesin eskimiş tenimi
Kolların ki Amed’in surları
Gözlerin ki Botan
Dudakların ki Silvan
Asılı kaldım onlarda Asil bir sevdayla
Varsın gece ayaza kessin ne çıkar yanında ben olsam..
Geliyorum
Geldim
Al beni koynuna nazlı Diclem
Karışsın kutsal sularımız, uykularımız birbirine
Büyük ve kudretli Fırat'ın olayım da,
İki yoksul kent coşku görsün..
Kurbanın olayım
Çoğalt beni
Sağalt beni iliklerim kuruyuncaya dek,
Kemendin olayım şafak belirinceye dek..
KADIN;
Hani bir şafak vakti
Dicle’nin koynundan çıkıp uzanmıştım ya yanı başına
Hani sırılsıklamdım
Ellerinin sıcaklığıyla kurulanmıştı ya çocuk tenim
Hani gün geceye dönmüştü de
Botan’dan kopup gelen onlarca çığlığın
Sarmıştı bedenimi, üşümesin diye..
Hani en yoksul yanlarımı yok ederken sessizce,
Önce kokunu
Sonra her hücreni bırakıp yanı başıma
Korkma demiştin ya
Sevgiden yana..
Şimdi şu an
O yoksul şehrin kıyısında
Sen ve ben,
Ne olacaksa olsun deyip,
Hadi
Kapat gözlerini..
ADAM;
Kapattım gözlerimi nazlı Diclem
Ne olacaksa olsun
İster tenimizde kıyametler,
İster dudaklarımızda çığlık kopsun
Umurumda bile değil
Ben kendimden koptum sana bağlandım bir kere
Bırak kendini sıcacık kollarıma usulca,
İkiyken bir olalım, çürüteyim tenini en sevda halimle..
Gayri söz tükendi, bende tükenmekteyim
Titreyen alevlerdeyim
Sendeyim seninim
Hadi çürüt aşkla iştahla tenimi sende sevda kadını..
KADIN;
Kadın gecede kaldı
Gitmedi bir daha
Gidemedi..
Acıları sildi gözlerinden
Dudağında binlerce türkü
Gözlerinde sevi..
Dur dedi
Bekle dedi
Eflatun gecelere tutunup
Gitmedi...
ADAM;
Gitmesin kadın
Gitmeyecek adam
Bitmesin şiir
Bitmeyecek sevdam..
Dur orda ama dön yüzünü sevdam
Seninle bir olsam
Yeniden dönecek dünyam..
Kalanım ol yalanım değil
Gerçeğim ol masalım değil..
Tüm çıplaklığınla dal geceme
Eflatun bir şiir duyuralım güne, günceye..
Utansın ay, utansın yağmur
Hatta güneş bile utansın doğduğuna
Ve bizde ki bu berekete...
Al beni hapset hücrene sevgili
Al da bitsin bu Çin usulü işkence
Dizinde yatır beni
Dişlerinde kanat beni
Dudaklarında öldür beni ölmesem namerdim...
KADIN;
Ve astı kadın ihaneti bir bahar dalına
Unuttu,
Yeniden uyandı açtı gözlerini bahara
Olmayacak rüyaları sildi gözlerinden
Tutundu adama..
Binlerce duayı mırıldandı dudaklar
Kaç gecenin yalnızlığını dikti gün ortasına
Güldü
Hadi dedi
Tutun dedi
Gidelim
Ben değil
Sen degil
Biz olalım
Şiir tadında,
Bilmediğimiz yoksul kentlerde..
Şiirin bir kadın bir adam olduğu,
Kaç ısısız gecede soludum seni
Kaç güne işledim nakış nakış
Kaç uykusuz zamanlarımda gözlerimdeydin
Kaç yüz yıldır yokluğuna dayandım
Biliyor musun?..
Dicle şahit
Fırat şahit
Botan Şahit..
Vaz geçersem namerdim…
Dönersem yolumdan,
Gidersem namerdim
Altı üstü hasretlik,
Altı üstü özlem..
Altı üstü kimsesiz bir bekleyiş
Cayarsam namerdim…
ADAM;
Biz şiirden çıkmış iki deli aşık mı olduk şimdi?..
Biz nerelere gidip geldik biliyor musun?..
Kaç uçsuz bucaksız aşksız sokağı dolaştık el ele
Göz göze
Ten tene değmeden
Yürekleri birbirine kenetleyerek.
Seviyorum ihaneti dalına asan sevdalı mert yüreğini
Seviyorum seviyorum SEVİ-YORUM...
İster bak de
İster yok de
Sen ne dersen de gücenecek halde değil
Güvenecek bir daldayım
Tutmasan da
Düşersem namerdim...
KADIN;
Hadi o zaman tut ellerimden
Dağıt efkârı
O şehrin en yoksul mahallesinde
Biz gibi kırık dökük bir masa
Koy masaya iki bardak
Doldur şarabı
Yanında bir parça peynir
Bir iki leblebi
Ve bir kuru soğan
İçelim gecenin şerefine
İçelim gelmişine geçmişine tüm sevdaların
İçelim ikimize
Tüm sarhoş yanlarımızı döküp denize
Sarmaş dolaş uzanalım kumsala
Anlat bizle başlayan hikâyeyi
Denizin tuzu üstümüzde
Binlerce yakamoz eşliğinde bak gözlerime..
Hadi o zaman
Tutun yüreğime
Tutmazsam namerdim…
ADAM;
Tamda sana soyunmuşken
Tamda ellerini tutmuşken
Tamda gözlerinde boğulup dudaklarında can bulmuşken
Amansız arsız bir zaman dikildi “an” larıma sevgilim
Sonra avucunda şarabı
Tenin de tuzunu sundun bana
Kumsal kızgınlığındaydı tenin sarıldığında
Binlerce yakamozun eşliğinde,
serap'ın serinliğine dek seviştik arsızca
Ay utandı
Deniz yutkundu
Bir daha bir daha derken
Sabah oldu
Gün doğdu
çıkarma beni koynunda..
Seni geceme eş yapmazsam namerdim…
.
KADIN;
Ve sen sevgili
Tüm yok oluşları bir anda silerken benliğimden
Kocaman bir şiir olup akarken damarlarımdan
Ne denir hani
Oy Dicle bakışlım
Hırçınlığı Fırat kokan
Tüm eflatun geceler,
Kurban sana
Oy Silvan’ım
Amed’im
Sevdiğim Oy..
Uğruna ölmezsem namerdim…
''Dedi ve ihanet edip, gitti kadın...''
ADAM;
Uğurlarken kadını,
Kalsaydın çay içecektik
Madem gitme vakti
madem şiire ve rakıya teslim olma vakti
Geri ver göğsünün çatalında soğuyan dudaklarımı
Sende erimedi, rakı'da erir elbet.
Dedi ve gururundan öldü Adam...
18 Ocak 2016
Erdal KaradağKayıt Tarihi : 28.2.2018 02:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!