Camiye girerler sürü halinde,
Doğruyu söylemez dilsiz Müslüman!
Kitabı gösteriş için elinde,
Gerçeği göstermez elsiz Müslüman!
Okumaz; inandım sanır konuşur,
İyi kötü yazdım bir dilekçeyi
O kapı, bu kapı dolaştırdılar.
Anlamadı, sordu öz gerekçeyi.
Acınır halime gülüştürdüler.
Aşağı kata git, bastır kaşeyi!
Ütülü elbisen yular boynunda
Bulduğun lokmayı tutar yutarsın.
Günde doksan avrat gezer koynunda
Verdiğin fiyatla üter satarsın.
Her seferde dağa çıkıp ulursun
Camiye girerler sürü halinde,
Doğruyu söylemez dilsiz Müslüman!
Kitabı gösteriş için elinde,
Gerçeği göstermez elsiz Müslüman!
Okumaz; inandım sanır konuşur,
Tadı hoş yoğurda hasret mideler
Hiç ayranım ekşi diyen biri yok.
Arlı, namusluya galip gedeler
Helâlden lokmayla doyan diri yok.
Dostunu kullanan çöpe atıyor
Bir naçiz Dursunî geçti dünyadan,
Haberiniz var mı deli diyenler?
Tokadın tersini seçti künyeden,
Acısı geldi mi veli diyenler?
Türbanlıdan açık yırtmacı yazdı,
Yaş elli, hastalar kervanındayım.
Dayan sıcak suya yakana kadar.
Hayatın en son yol ayrımındayım.
Dayan suya derdi dökene kadar.
Girdik çıktık suya, yattık çamura.
Sayende yeniden uyandım doktor,
Elin dert kırmasın gönlünce aşsın.
Yeniden hayata dayandım doktor,
Dilin dert girmesin gönlünce hoşsun.
Anan baban nurlar içinde yatsın,
Isparta’da sizi setçim de geldim,
Elinden geleni yap Doktor Bey’im.
Maldan mülkten; candan geçtim de geldim,
Bilginde kalanı yap Doktor Bey’im.
Güler yüzü, tatlı dilini gördüm;
Şiiri görünce dokunmuş ucu.
Saldırıya geçti kaskıntı hoca.
Görevine yetmez, banadır gücü.
Kükreyerek geldi, eskinti hoca.
Demek ki acıtmış, vardır yarası.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!