---------içimde “Her şeyi bilen roman anlatıcısı” vardı
---------bir gün roman sona erdi
---------bu,anlatıcının bilmediği tek şeydi…
Ne zaman gelecek vapurun istimi?
İncindi mi bize zeytin ve incir?
Güvercinler haber getirmeyi kesti mi?
İffetli davranmıyor mu yoksa zincir?
İtileşmiş kornişon,taşlaşmış karaelmas.
Hüzün yağıyordu
İkbâli suskun kapıma…
Kalem kırılıverdi somutluk kentinde
Ülkemin rezzan coğrafyası bozuldu
Duy artık sabâsız yılların ayak sesini
Hızlı hızlı atan kalbinin kor nefesini
Fecirde kalkıp Ferhat gibi başla kazmaya
Sağdaki feriştehler de başlasın yazmaya
Asıl erdem tatlı nefsin kalbini taşlamaktır
'Adı marka olanın adı için yaşamaktır.'
GAZZE öyle bir memleket ki yürekleri yangın yerine döndürür.
Ey insan! Bize düşen bir görev var:'Sadaka hataları söndürür.'
Fesleğenin de
Umudu vardır
Rüzgarlarda
Kırılmak istemez
Ansızın bir rüzgar
Nâçâr eder belini
Miâdı dolan radyonun markası bile anılmaz
Dostluk kırılırsa bir gün onarsan da kullanılmaz
Gözler vardır pencere gibi olan
Bütün yüreğini verir dışarı
Gözler vardır ağlamanın pençesinde hıçkıran
Çaresizliğin destanı
Gözler vardır bir umut ışığı arar
Meyve yüklü dalları
Başıma hayatın tozları kondu
Yıllar geldi üstüne,tozlar dondu!
(Nisan-1993)




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!