'Bu vaziyette milletçe bütün enerjimizi içtimai bünyeyi kuvvetlendirecek tedbirler etrafında toplamamız icap ediyor. Korkunç bir içtimai savaş içerisinde olduğumuzu unutmamalıyız' (s. 6)
'Her medeniyet ve kültür bu günkü ilmin de kabul ettiği gibi, netice itibariyle bir yaşayış tarzından başka bir şey değildir' (s. 16)
'Dayandığı müesseseler geliştirilip kuvvetlendirilmeden, zihniyeti benimsemeden prensiplerine, sadık kalınmadan hakiki demokrasi kurulamaz' (s. 16) .
Bir adam söz tutmuyorsa,
Bil ki o eşektir, eşek!
Kinini unutmuyorsa,
Bil ki o eşektir, eşek!
Hep yalan yazıyorsa,
Eskiler,
Dividi kanlarına batırır
Öyle yazarlardı yüreğindekileri.
Yeniler,
Kartpostallara bakarak anımsıyorlar,
Belleğindekileri.
Mazlumdan alma âhı,zalime eğme başı,
Cahil ile bal yeme, âlim ile taş taşı.
Gariplerin gayretinde,
Düşünürsek çok şeyler var.
Ariflerin hayretinde,
Düşünürsek çok şeyler var.
Şiirlerin mısrasında,
Düşünüyorum,
Düşünüyorum,
Şaşırıyorum.
Sonra yeniden,
Düşünüyorum,
Düşünüyorum,
'Şairin bir mısraa verdiği istif ve deruni ahenk zail olunca, şiir zail oldu demektir' (s.5)
'Mısra mısra bir beste olan manzume ise asıl şiirdir' (s.7)
'Bir milletin dilini ifade edecek olan sanatkârın, o milletin bütün tarihinde dilinin geçirmiş olduğu safhaları sadece bilmesi değil, benimsemesi lazımdır' (s.9)
'Büyük yeteneklerin, dehaların, imkânlı toplumlarda ve bu imkânı ona hasredecek çevrelerde ortaya çıkması mutlu bir rastlayış, daha doğrusu ilahi bir lütuftur. Bundan mahrum olan yeteneğin, dehanın hiç bir şey yaşamayacağını söylemek istemiyorum. Bir şeyler yapacaktır mutlaka. Ama, boyut, hacim ve çap bakımından imkanların yeteneği, dehaya kazandırdığını yitirerek' (s.7) .
'Deha, taştan, topraktan, tabiattan ve toplumun kürek kemiğinden bir şeyler koparan güçtür. Elbet, zaman zaman kendisine dönüp, kendi kendinden de bir şeyler koparacaktır. Her ipta, büyük bir tüketime dayalıdır. Eğer tüketecek bir şey bulamazsa, daha kendi kendini tüketir'(s.9) .
'Tazimattan sonraki akımlar, bazı yazarlarımızın da belirttiği gibi bir takım denemeler, arayışlar ve tekliflerdir. Bu arayışlar ve deneyişler içinde, geçmiş edebiyatımızla bağlantısını tam kurup edebiyatımızı yeniden asıl eksenine oturtan bir akın olmamış ve temelde batı tipinde tek tek şairler gözükmüştür. Abdülhak Hamit, Fikret, Akif, Haşim, Yahya Kemal, Necip Fazıl gibi. Yeni edebiyatımız, kesik kesik günümüze kadar gelmiş, fakat henüz bütünüyle kendisini bulup geçmişle tam bağlantısını kurup, sağlıklı ve uzun ömürlü yeni hayatına kavuşamamıştır'(s.l2) .
merhaba hocam nasılsın nerelerdesin ???????????