Yoksuluydum;
Aşkın, sevginin,
Sevilmenin…
Rüya definesi gibiydin,
Şaşkındım…
Sağılır acı,
Yokluğunun buruk zamanlarında,
Kısrak gülüşlerin,
Otururda can evime,
Dağılır meşrepsiz sözler.
Kuytu, sakin bir limana
Yanaşır gibi geldim kapına.
Muhtacım huzur veren sesine…
Hadi aç artık kapılarını,
Bakma öyle yorgun-argın duruşuma.
Bakardın;
Zamanı titretirdi gözlerin!
Konuşurdun;
Alt üst olurdu Literatür
Şöyle Leyla, Leyla yürü.
Bırak Alizeler okşasın tenini.
Kıskanmıyorum!
Toparla çantaları,
Yollara düş yine cesurca,
Sen beni sevemezsin sen beni anlamazsın güzelim,
Sen manyetoyu, falakayı, Filistin askısını bilir misin?
Davayı bilir misin sen?
Öylesine büyük, öylesine ağır ki!
İnanmışız, yeminliyiz bu vatanı
Vatan hainlerine bırakmamaya!
Hüseyin;
Bütün lügatlerde yiğitliğin adı!
Tomurcuk;
Yani Gül’ün torunu,
İlim kapısının gözbebeği…
Sabahlar alırım;
Aramızdaki yaşanmamış yaşamdan,
Kahvaltımın vazgeçilmezi gözlerin!
Bir dilim ekmeğe gülüşünü sürerim.
Çay sıcaklığı sohbetlerin,
Elini tutarım, çayımın tadı olur.
Yalnız ben mi yalpalıyordum?
Takvimler sarhoş değil miydi?
Umuttan kopuk yarınlar,
Bocalayan, titreyen zaman,
Ve mekân ayyaş değil miydi?
Bizim mahalle kenardı,
Şimdilerde “varoş” diyorlar ya
O zamanlar bize;
“Kenar mahalle çocukları” derlerdi.
Bizim mahalle yoksuldu
Hiç kimse gitmezdi, hiçbir yere.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!