üzerimde aşk var yaklaşmayın
pimine geçmiş dişlerim sımsıkı
kurşunları bir panelde ağzıma bile almam
aranırım yağmur çekirdeğini aramaktan
aşk ayetini rahman ve rahimle yazmaktan
bilin ben ateşten yaratıldım
üflediğim toprak ufalandı
ama boşalmadı zembereğim uzun zamandır
sorarım bir insanın kaçta kaçı akıl
peki ya kaçta kaçı kalp
ben kendimi cam bildim bakan olmadı
yüksek bakışlı binalardan çekindim
ellerden yapılmış bir gün
yüzü gazeteyle örtülmüş adamım
tercüme ettim geceyi günden kalanla
acıkmak aynı susamak aynı
ama mevsimler çöl variller kan akarlar bulanık
doğrultulmuş kargılar arada
doğu batı uzak akraba
kadın erkek oldukça yakınım
birlikte doğdum ölümle yaşıtım
buruşmuş belki evvel söylediklerim
okunmaz çünkü şairin yalanı surem ahtım
göğsüm toplardamarları aşkın
geçtim çok bakımlı bir aynadan leylâ
geçtim ağır aksak saç sakal mecnun
puslu ilk sevişme paslı son namlu
dünya ilk savaşa girdiğim yerdir
atlıkarıncaların savrulduğu fincanların kırıldığı
o tarihin telvesi o ölümün posası haritalar
kalırsa benden geriye
bayrak bezinden çalan ülkeler kalır
çoktandır bir baş dönmesi olan dünya sınırda
inanmaz bir çiçeğin yeri geldiğinde
en tesirli bomba olduğuna
şimdi eşkalim aşka kalan son hatıra
az sonra ölümün boşalan çıkrığı alnımda
Kayıt Tarihi : 6.11.2014 14:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!