Kendisini fark etmeyen utanmaz
Gerçeği görecek adam mı oldun
Allah’tan korkmayan kuldan utanmaz
Bu sırra erecek adam mı oldun
El alem malına ilancı idin
Çiçeklerle sohbet etmektir işi
Dildeki hecesi garip çobanın
Belli değil onun nerye gidişi
Garip bilmecesi garip çobanın
Mevsimleri sonbahar mı bahar mı
Güler göz ile yüzüme
Bakan nerde ki görünmez
İçerimde aşk ocağı
Yakan nerde ki görünmez
Arzu’yu severdi Kamber
Ben bu aşkın ocağında
Dura dura yanacağım
Yürümeyen aşk atını
Süre süre yanacağım
Vurdu sevda bıçağını
Varıp gittim bir kapıya dayandım
Şahâdet miftahıyla açmış olaydım.
Ben dört renkli boya ile boyandım
Emrini nehyini seçmiş olaydım.
Varlığımı Hak cennete koydurdu
Muhabbet dediğin aşk şerbetinden
İçip ondan kanmadım ya yanarım
Kuşlar pervaz eder kendi aşkından
Onlar gibi dönmedim ya yanarım
Harabi de deli gönül harabi
Gel bana dokunma sen insanoğlu
Derindir bu yaram dur böyle kalsın
O yar vurdu derin içten içeri
Bir de sen üstüne vur böyle kalsın
Sağ değil vücudum hep sinem inler
Sevdiğim bahçıvan ol bekle bağım
Nasip olur bir gün size gelirim
Burdan Sarkamış’a olsa da deniz
Kanat açar yüze yüze gelirim
Sana şu yazdığım kara yazılar
Gönlümdeki Nil mi yoksa Fırat mı
Bahar seli gibi coştu gelir mi
Uçurdum kafesten gönül kuşumu
Yıllar geçti dostlar uçtu gelir mi
Akıl yeter mi ki devr-i zamana
Bir melek simalı bir huri kılman
Aklımı başımdan aldı gelmedi
Nasıl hayal idi ne idi bilmem
Gönlümü sevdaya saldı gelmedi
Hasretiyle ciğerimi dağlarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!