Dün'den Güne Taşan Düş Kırıntıları

Ahmet Ferit Coşan
117

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Dün'den Güne Taşan Düş Kırıntıları

I (Dün)
Tek bir ayrıntının bile es geçilmediği o kutlu gün,
Uzay bir çiçek gibi zamana açıldı rengarenk taç evrenleriyle.......

Genişledi nefesler, derin demlere kesti her yer....
Çağların yosunlu filozofları çıktılar orta yere,
Yakar toplarında masumca acılar saklı çocuklar birde...

Etrafta bir şenlik, bir güzellik, bir neşe.........

Isı arttıkça,
Daha bir parıldadı tüm büstleri yurdumun,
Ve diğer dünya yurtlarındakilerin....
Pirinçler boy verdi sulu çeltik tarlalarında...
İnceden bir akordiyon sesi duyuldu
Artık var olmayan
Bir sahil kasabasının kuytu sokaklarında....

Toz ve ekürisi
Gaz bulutları,
Döndükçe olanca kudretleriyle,
Rahmet olup sülfür yağdı
Pulsarların göbeğine...
Bu devasa curcuna,
Gizleyiverdi o an bıçaklanan
Tinerci çocuğu kaosunun bağrında,
Esiverdi yüzyılların hademesi rüzgar
Halepçe üzerlerinden,
Tozları ve gazları yerlerden kaldıra kaldıra.

Karanlıkta ince elemeyi becerip lakin seyrek dokuyanların
Azap dolu ruhlarından yükselen tek tük ışıltı hüzmeleri...
Hayret, ay nasıl da bir semazene benziyordu
Ve nasılda haz veriyordu fokurtusu hatıralardaki o altın semaverin...

Velev ki ay dediğiniz, dünyadakilerin güneşi görebilmek için kullandığı
Bir dikiz aynasından gayri nedir?

Heyyy, çocuklar dikkat edin, topunuz şiir dışına kaçtı!
Hep bu manasız ihtiyar filozoflar yüzünden...
Derhal küsmelisiniz onlara...

.............................................
'Uykuya dalan akrep yanlışlıkla soktu yelkovanı, ve binlerce senenin limited ortaklığı,
son buldu,
'Yelkovan öldü, ortaklık bozuldu' dedi akrep,
Dostu şerefine batırıp iğnesini kendisine,
Attı zamandan aşağıya kullanılmış enjektörünü.
Dün bitti, usulca gün başladı...'
..............................................

II (Şimdi)
Bir yandan serra ellerinle alnımı okşarken
Gözlerime bakıyorsun ya ey 'senelerimin içimde biriktirdiği',
Evvala kainattan önce genişliyorum koşarak ışığın kaynağına,
En uzakta seyreltiyorum ruhumu o nurun ışığıyla...

Dilimde elmanın sulu tadı,
Ellerimde yırtıkları çelik dikenlerin,
Haberlerde bol kan, bol gözyaşı,
Okullarda sıkça yıldız, sıkça formül ve nice natürel sayı,
Dudaklarımda silik gölgesi dudaklarının,
Saçlarımda 'kekikli dağ yolu kokusu' simsiyah saçlarının,
Göklerde ahenk, göklerde estetik valsler, göklerde nizam,
Geceme damlayan o canım ayışığı

Solan piyanom, teli kopan çiçeğim,
Hep bu filozoflar yüzünden,
Derhal küsmeliyim hepsine....
Ne de olsa lal şarabın lezzetini yetkin kılan,
Delicil çelişkilerdir mikrop misal içerisinde barındırdığı.

Bedava mı görülüyor bu rüya bre ilham,
Beleş tünemek var mı öyle şiirime,
Salla bakalım paraların kesesini,
Pası, antipasla silinsin kepçe kulaklarımın.

Ve itibar gören tüm pezevenkler iyice dinleyin,
İcazet veriyorum orospu sözünün dizelerimde yankılanmasına,
Dolaşsın hiçdeğilse 'mutlak çoğula' ithaf bu söz
Mısraların sokaklarında namusluca....
Ve yeltenmeyin davranmaya türlü uzuvlarınızla araklamaya bu kıvrak sözü,
Bu şiir gözlerimle mühürlüdür, beceremezsiniz....

Hey gözlüklü, atsana şu topu........

Ahmet Ferit Coşan
Kayıt Tarihi : 5.10.2004 14:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Ferit Coşan