İşte ben;
Kaybolduğum yılların altından kalkıp gelen sır gibi,
Sırrın ağırlığından bükülmüş her kelime,
Aşkın aşamayacağı yokuşlara tırmanıp,
Nefesi yetmeyen bir ölüyüm.
Göm beni.
Berdegül;
Talihsiz bir rüzgarın önünü kesen dağ gibi,
Dikiliverdi o çölden tepe,
Fırtınan çok sonra koptu,
Çölden tepenin kumları uçtuğunda,
Sen artık bir seraptın,
Ahhh Berdegül!
Her kelimen süründüren bir Leyla,
Ben ise sürünen mecnun.
Bul beni.
İşte ben;
Dilsiz çoban kavalı,
Ömrümün nefesi yetmez üflemeye,
Gönlümü bu nehre akıtalı,
Aklım ermez başka nağmeye.
Binbir çeşit figan…
Binbir çeşit efkar…
Binbir çeşit ahh…
Hepsi sır gibi senin gözünde saklı.
Sen çöz benim sırımı,
Ben; dilsiz çoban kavalı.
Kayıt Tarihi : 30.5.2016 23:50:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Özkan Büyükburçoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/05/30/dilsiz-coban-kavali.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!