Bugün her duvara şiir yazmalıyım,
ekmeği köşesinden ısırmalı,
şarabı yıllanmadan içmeli,
Serçe parmağından öpmeliyim senin.
Sonra çekip gitmek,
meçhul bir zamanda...
Anne sevme beni,bazı sevgiler öldürür.
Uzaklara bakıyorsun,
kederinden öptüğümsün...
Bir ceylanı uykusundan etmek ister avcı
Bir hasreti bin parçaya bölüp yoldaş eder toprağına
eskimiş bir lisanı
Unutulduğu yerden hatırlatmak ister şair
Geceden sancılanmış bir mısrayı
Saklar ceketinin iç cebinde
Durup baktığımda geri kalan hayatıma,
Kimsenin beni anlamayacağını öğrenicektim.
Ve kendime itiraf edemediğim gerçekleri,
İçten içe nefes aldığım her an tekrar edicektim.
Kapımda duranlar, içeride kalanlar ve pencereden seslenen herkes bana yalan söyleyeceklerdi.
Fakat ben doğruları duyana kadar bekleyecektim,
Rüzgarın esmediği,;yıldızların parlamadığı,
bir gecenin sabahında, içime bir keder süzüldü.
Sonra bir boşluktan izledim eskimiş yüzünü,
Anlam veremedim.
Şimdi sessiz bir tını sarmış kalabalığını,
belki bir volkan aktifleşecek birazdan içimde,
belki de bir tufan kopacak yeryüzünde.
Tanrım sana bütün dinlerde yakarıyorum,
bütün inançlarımla.
Burası cehennem değil midir?
Seni beklerken bir Çınarın gölgesinde,
hasat Zamanı çocuklar koşturuyorlar nar bahçelerin de, havanın sıcaklığından
dağlar titriyor adeta,
ve sana verecek hiç çiçek kalmamış heybemde.
Derken bir ihtiyar geçiyor Karşımdan,
Götür beni eski günlere,
ben nasıl geldim bilmiyorum buraya ?
Çıkmıyor aklımdan ,
toprağa sarılan ellerin
Papatya kokusu burnumda.
Seni çağırıyor birisi,
Üzerimde orta yaş yorgunluğu,
şu kapıda gençliğimi bıraktım ben
kolay olmadı hiç,
böylece öğrenmiş oldum zorluğu.
Odalardan naftalin kokusu geliyor burnuma,
birde anımsamaktan çekindiğim bir kaç anı.
gel en yorgun zamanlarımda,
her şeyi yakıp yıktığımda,
içimdeki sancıdan kıvrandığımda,
toprağıma düşen ilk damlada,
sonbahara kafa tutacağım anda gel.
Bu şehirden kaçmaya yeltenişlerimde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!