ÇOCUKLUĞUM
Çocukluğumda oynadığım
Oyunlar geliyor aklıma
Saklambaç oynardık
Taş duvarların köşe başlarında
Evcilik oynardık bez bebekler dikerek
CAN ÇELİŞİR
Her seferinde sırtladım yanlızlığı
mutlu değilim, göründüğüm ben değilim
aldılar her seferinde bir parçamı benden
GEL ARTIK
Neredesin gel artık bilinmeyenim
gel artık zamanın kıskacında bekliyorum
zaman düşmanım zaman beklemiyor
ben bekliyorum zaman inadıma hızla gidiyor
gel artık çok geç kalmadan
Ben buradaydım hep
senin gözlerin neredeydi
şimdiye dek!
ben olmadığın yerlerde mecnun
sen çöllerde leyla
ben kalbinde atan can
Mutluluğumsun
Dünümde seni bilmeden varlığından
Habersiz gizli yanım.
Bugünümde bütün varlığıma sahip
Tek mutluluğum…
Ben çiçeksem sen suyumsun.
GÜLLERİ KISKANIRIM
Yıldızları kıskanırım
benden daha yakınlar
sana diye...
güneşi kıskanırım
senin kadar sıcak diye...
Hasrete tutsak gecelere düştü göz yaşlarım.
Karanlığı çökmüş üstüme gecenin ağır elleriyle boğuyor beni...
Gidişlerdeki, acı siyahın karamsar yanı...
Yavaş yavaş bırakıyorum kendimi olduğum yere,
yığılan bedenim sahipsiz köşelerde...
Çığlık atacak kadar gücüm yok.
Bırak bende ki seni ve durma git artık
Beni yaşamı olmayan
Bir dünyanın içine bırak git
Sensizliği hatıra ederken
Her lokmaya kan doğradı gidişin
Gözlerimi tavana astım
Seni beklemek güzel şey, umutlu şey
İnsanın sahip olmak istediği en güzel şey
Var olması kadar anlamlı bir şey
Seni sevmek insana verilen
En güzel armağan, rüya gibi bir şey
Fakat artık umut yetmiyor bana
Büzüldü dudakları gecenin
Ay düştü hüznün koynuna
Baş koydum geleceğin yoluna
Güneşin kızı ısıtmaz yakar.
Elleri ağır bir el boğazıma dolanır.
Kalemine yüreğine sağlık...