Küçücük ellerimizle doldurup içtik zamanı
İçtikçe büyüdü ellerimiz; büyüdük.
Baktık ki alıp başını gitmiş zaman
Bir yerlerde susuz kaldık.
Bir saklambaca takılıp kaldık
Saçların tel, saçların gardiyan
Tutup atıyor beni koyu zindanlara
Şimdi ben nasıl kurtulurum
Saçlarından kopan fırtınada
Nasıl giderim bahara bezenmiş tomurcuk topraklara
Nazlı bir sevda dalgası
Salınarak vuruyor gönül iskeleme.
Köhnemiş bir vapur iskelesi deyip geçme
Ne gidenler tanıdı gizlice
Ne biten masallara tanık oldu sessizce...
Gönlüm mahkum,
Çekmeyip de ne yapacağım!
Yukarıya tükürsen bıyık,
Aşağıya tükürsen sakal;
On(un) la olmak bir bela,
Olmamak bin...
Bir yol gibidir hayat;
Gideceğin yer belli,
gittiğin yol belirsiz.
Uçurumlar vardır bildiğin,
engeller vardır bilmediğin.
Bir kaza gibi gelir bazen hayat
Özümü özüne can eyle Eflâ
Terimi terinde verimli ırmak
Huyum, suyum ateşe çalmış
Dokun kor sesinle; kül eyle Eflâ
Acaba biz birbirimizin kıymetini biliyor muyuz?
Birbirimizin hayatında olmasaydık hayat daha mı iyi olurdu? Uzak diyarlarda, yüreklerimizde ömür boyu yaşar mıydık, yoksa bırakır mıydık o buruk sevgiyi? ..
Hayat yolunda ilerlerken ağır aksak, küçücük yaşımızda karşılaştık. Yıllar sonra aynı yola baş koyacağımızı bilmeden bizsizliği seçip yollarımızı ayırdık. Hep farklı kurlarda yarıştık. İkimiz de iyi kötü amaçlarımıza ulaştık. Başarılarımızı duyduk, alkışladık. Biz birbirimize uzakken farketmeden hep yakın kaldık. Şu hayat yolundan birbirimizi hiç atamadık, sözde dost kaldık.
Oysa bahaneydi dostane sözler. İkimiz birbirimizi aldatırken biz kendi kendimizi aldattık. Bir, iki, üç derken yıllar alıp başını gitti, tıpkı bizim gibi. Peki en son nerede buluştuk? Dostluk yerini sevgiye ne zaman bıraktı? Hiç bilemedik, belki bildik de gururumuza söyletemedik.
Şimdi zıt iki yolu birleştirmeye çalışıyor, duygular, kısıtlamalar, çocukluklarla boğuşuyoruz? Acaba biz birbirimizin kıymetini biliyor muyuz? Sen olgun ben çocuk, ben olgun sen çocuk birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Dilimiz farklı ama yürekler aynı konuşuyor. Bende duygu sende mantık karıştıramadık gitti. Oysa bir ölçüsü olmalı mantığın da duygunun da, değil mi? Yoksa biz bu tarifi hala daha bulamadık mı?
Farzedelim bir gün yürürken yerde bulduk bu tarifi, eve gidip yapalım dedik. Birimizin elinde çatal birimizin elinde bıçak. Fazlalıkları attık, eksikleri koyduk, sana biraz duygu, bana biraz mantık. İşte elimizde bir orta karar sevgi tarifi. Sevgiyi orta karar yaşamaktan ne kadar mutlu olurduk? ..
Yüreğime sınırlar çizerek koptum yolumdan
Seyyahlığa yüz sürerken düştüm gözümden
Akan yasım, bakışlarım kesildi
Sınırından öteye geçemedi ten.
Ömrümü azlettim yoldan, topraktan
Gördüklerim,
Aşksızın aşka düşmanlığı
Aşkı hiçe çarpması.
Aşkı sormak
Boşluğa doluluk biçmektir
Aşktan ona ne!
Ş ehit olmak nedir bilir misiniz?
E linize verilmiş bir av tüfeğiyle gecenin bir yarısı
H udutlarda nöbet beklerken karanlıklarda,
İ çinizde yarına dair bir bilinmezlik varken
T utuşan yüreğinize inat kanınızın donması nedir?
slm dervişe beni tanıdın mı ben Kütahyadan Mustafa Tuğrul Koşar seni çok aradım ama ulaşamadım yeniden başlayacak dostluğumuza seni tekrar arıycam sende bana mail at [email protected] bir tane şiir kitabı çıkardım ikincisi çıkacak antolojiden şiirlerime bakabilirsin şimdilik hoşcakal ...