Bir Halk Türküsü ile...
Duvarda asılı saza baktı da derin bir ah çekti ak sakallı ihtiyar. Dermanı gitmiş dizine bir vuruşu vardı ki görenin içi sızlardı. Neydi ki onu bu denli üzen?
Kahveden çıkanlarla geçmiş olsuna gelen genç öğretmen, dolu dolu gözlerle:
-Nedir seni üzen dede, derken alacağı cevabı bekliyordu merakla...ama ihtiyar, dalgın bir eda ile sustu ve dalıp gitti. Radyodan çalan türküyü dinlediler hepsi sessizce...
Böyle miydi senin ile ahtımız
Yollarına kar mı yağdı gelmedin
Ömür geçti tükeniyor vaktimiz
Yollarına kar mı yağdı gelmedin
Gelmedin nazlı nazlı
Gel ağlama gözlerini sil gayri
Uzadıkça uzamasın yol gayri
Ayrılığa dayanamam gel gayri
Yollarına kar mı yağdı gelmedin
Gelmedin nazlı nazlı
Döküldü yaprağım güzlere düştüm
Gönülden ırağım gözlere düştüm
Yüreğim yanıyor közlere düştüm
Yollarına kar mı yağdı gelmedin
Gelmedin nazlı nazlı
Serap Hoca
12.12.2008
Kayıt Tarihi : 11.6.2009 13:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hiç İşte...
Pencerenin önünde, esen yele verip saçlarını sessizce konuşuyordu iki aşık ya da konuşmaya çalışıyorlardı. İkisinin de gözlerinden hüzün damlıyordu. Bu görüşmeleri öncekilere benzemiyordu. Kadın, saatlerce o masada onun yoldan gelmesini beklemişti, elindeki kitabı okur gibi yapıp aklındakilerle boğuşurken. İşte şimdi gelmişti ve söz tükenmişti sanki. İstanbul yolunu gözleyip de beklediği karşısındaki değil gibi bir sessizlik vardı aralarında. Adamda bilinmez bir burukluk vardı. Kadın, biliyordu...Adamın sevgisinde bir sarsılma olduğunu hissetmişti...Yürekler sanki artık sevda ile çarpmıyordu. Adam, kadının gözlerine başka bakıyordu,başka... Yapacak hiçbir şey yoktu. Sırça köşk çatlamıştı. Kadın diyemedi yüreğindekileri, adam da soramadı. Kalktılar. Sonra.. Sonrası: hiç!
Ağustos, 2008

TÜM YORUMLAR (1)