Dün gece yine yazdım yazdım sildim Seni.
bir sayfanın yıpratılmış lığı kadar
İzlerin vardı kalemin ağır bastığı yerlerde,
Koyu Sancıların tutmuş,
yaprağın arkasına izler bırakan.
Yırtmadan kaybolmayan Cins ten.
"beni en çok Sen susturdun, adını söylemeden"
Adı olmayan sevgiyi, en derin suskunlukla ördün.
"hiçliğinle çoğaldım, seni tanımadan"
Varlığın değil, yokluğunla anlam kazandım.
bir hiçtin... ama izdin, ötesiz"
Kaç defa dedim bilmiyorum.
kim bilir kaç kişiye söyledim, hatırlamıyorum.
bişeyim yok yada, bir Şeyim yok.
iyiyim der gibi,
Hep iyi insanı sevmeyenlere denk geldim,
Giderken söyledikleri için suçlamadım hiç kimseyi.
Ben iyi insandım, öyle demişlerdi...
Ama iyilik bazen yalnızlıktan ibaretmiş.
Susmanın da bir dili varmış,
duyulmamanın en yüksek tonda yankılandığı.
Çağrısız günlerde tükendi bekleyiş
her sessizlik biraz daha eksiltti içten beni.
Yine de çalmadım o kapıları
Kahve gözlerinden, bir yudum çektim düşlerime.
Kırk yılım canlandı gözlerimde.
Bir yuduma kırk defa gülümseten gülüşünle,
kırk yılın gamzesiyle gül açmıştı içimde.
Dişi güzelliğinin arkasına gizlenmiş
tehlikeli bir o kadar da gerekli bir varlıksın Sen.
Sen istediğinde her şey o kadar basit ve kolay
İstemediğin ne varsa anlamsız ve Zor.
@demlenmisSiirler
Yere düşen bir ekmeğin kutsallığı kadar,
kutsayamadık bir türlü Kadını.
Oysa ekmeği yoğuran eldi kadın
aşı pişiren, doyurandı tüm açlıkları.
Ne garip
Oysa dışarısı koskoca bir Dünya...
içeriden bakınca.
Uçmaya bile gerek yok.
Birdenbire boşlukta kalakalmakmış
anlam veremediğin vedanın ertesi
elektrik kesildiğinde gecenin bir yarısı,
zifiri karanlıkla yüzleşmek gibi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!