Aydın'ın bir köyünde yudumladım
ilk Çayımı. :)
Odun Ateşinde pişerdi tüm yemekler 70'lerle 80'ler de
ve Odun ateşinde demlenirdi Çay'lar yemeklerden hemen sonra.
Sanırım bundandır demli Çay'a olan bağım. :)
Şiir demini ''Hayat Çok Acımasız'' diyerek tattım 96'lı yıllarda.
Sonra içtikçe Akşam kızıllıklarında ki Demli Çayları ardı sıra,
bir sürü ''ACIYLA DEMLENMİŞ ŞİİRLERİM'' oldu.
Artık Bardakların almadığı.
Aslında Ne Çayın ne Demin nede Ateşin bir suçu vardı.
Ben Yudumladıkça bardaktan Hayatı Onl ...
Matemini gecelerin karanlığına
gömmüş bir adamım ben.
Çok eskilerden kalan
bir şarkıyı dinliyorum şimdilerde.
ağır bir fonla Hasretini demliyorum yine
Resim çizmek gibiydi sanki yaşamak
bir fırça darbesi umut,
bir çizik hayal kırıklığıydı.
Bir kutunun içine tüm renkleri hapsetmiş gibiyim
ellerim titrek, kapağı açmaya cesaretim yok.
Yürürken şöyle yumruğumu sıkıp,
elimi taş duvarlara süresim geliyor.
Hayat gibi rendelerken duvarlar elimi,
içimin sızısı, elimin acısında boğulur belki.
Aşk yalanmış Sevda yalan
diye başlayan şarkıda
bulduğumda Seni,
kendimi kaybettim..
kendimi.!!!
Tut yüreğinle...
Sarp bir Sevdanın kenarından at beni.
Ben umudun düştüğü yerdeyim.
Biriktir içinde ne varsa acıya dair,
Adsız bir şiir yazıyorum, kimseye yazılmayan...
Delilikse, deliyim biraz delilleriyle.
Renksiz bir çocuk parkının, ruhsuz tahta soluk oyuncakları,
bir salıncağın aralığında sıkışmış eski bir özlem kadar.
yada bir maden ocağının kıyısında açık kulübeye takılacak kadar.
Yine hayatın tüm ağırlığını yüklenmişim.
Güneşin ısısını,
rüzgarın nefesini,
dalgaların sesini,
Ayrılılara alışmak zor...
ilk kez bu kadar yalnız
hissettim kendimi
ve ilk defa bu kadar çaresiz.
Yüzümdeki solgunluk,
yüreğimdeki bu ateş
Senden kalan ne varsa bende,
al götür gittiğin uzaklara.
Al götür.
bütün umutlarını, düşlerimi,
Anılar Hafızalara kazınmış bir kere
Söküp atılmıyor ki öyle.
Bir gün ansızın çıkıveriyor karşına.
Tek tek Kurşun sıkıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!