Böyle yazmazdı eskiden,
Bizim oranın sevda kitapları.
Sayfalarında hasret,
Sayfalarında gurbet,
Sayfalarında vuslat vardı.
Asla nefret olmazdı,
Bahar kokan satırlarda.
Sevdalar hiç solmazdı,
Hatırlanası hatırlarda.
Gülümserdi gül ılıklığında.
Hazan sarısı,
Mevsim sonrası
Kuru sayfalar.
Birer birer açıldığında.
Ve öyle derlerdi,
Derlenmiş mısralar ilkin:
Geçebilirsin belki serden,
Hatta diyardan.
Amma ve lakin,
Yok asla geçmek yardan.
İşte bundandır benim
Feryad-ı figanım,
Nefsime isyanım.
Baharın goncası,
Aşkın sancısı,
Ciğer acısı güz gülüne...
Ses vermez, hiç gülmez,
Üzülmez bülbülüne.
Sorar sadece şafak sökerken,
Şu dibimde yaşayan ölü ne?
Oysa bizde sevda,
Aşkta vefa,
Hiç ölmezdi.
Gülşenimize hazan,
Gönlümüze hüzün
Hiç gelmezdi.
Uğramazdı kapımıza
Yaprak dökümü.
Sarsamazdı en hırçın rüzgar bile,
Sevda ağacının asil kökünü
Fakat yine de ölmedi,
Kırılsa da solmadı,
Eridi, ezildi ama azalmadı.
Gözlerinin neminde,
Yüreğinin deminde sulanan,
Senden öte senliğin yaşadığı
Ruhunda canlanan,
Biricik umudum.
Beslendi tükendikçe,
Hasretinin harında.
Belki sana uzak,
Ama yalnız
Senin diyarında.
09.12.2002
ANTALYA
Kayıt Tarihi : 10.10.2006 17:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)