Dağ dağ gelir üstüme sevdan
Uzak düşer duygular akla
beyinler avuçlarda iken
Anılar geleceğe teğet
ve düşler çözülürken
Gök denize
..
O hep deniz olmak istedi.
Bense bir dağ.
Yenildik zamana.
Ohala deniz olmaya özenen bir göl
Bense dağ olmaya çalışan bir tepeyim,
Bu adil olmayan hayatta.
..
sen duymazken seslerimden sustu liman taşları
ecel terli kül dumandan sabrı diledim sana
hasretinden vurgun yemiş uçtu özlem kuşları
uzak yakın dağ bayırdan sevgiler sundum sana
umut vefa düştü dara değişmez mi bu kader
solgun yüzde günün hüzün bayramından bihaber
..
Yürü dağ taş demeden kayalarda iz kalsın,
Yürü sessiz sedasız izler sahipsiz kalsın.
Yürü kar kış demeden, yürü bu hengâmeden,
Kalpler sükûn içinde bırak tertemiz kalsın.
Ekim 2011
..
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ Mİ YAKAR?
29 Mayıs 2008 akşamı Bitlis Merkez’e bağlı Bölükyazı Köyü’nde illegal örgüt üyelerinin saldırısı sonucu 1’i ağır 4 askerimiz yaralanmıştı. Ağır yaralı askerimiz Bitlis Devlet Hastanesi’nde acil ameliyata alınmış, ardından GATA Hastanesi’ne ulaştılırılmak üzere Muş Havaalanı’na götürülmüştü. Her şey yolundaydı, ameliyat sonrası askerimiz kendine gelmişti, umutluyduk.
Acı haber dün akşam geldi. 6 aylık hamile eşi dul, doğmamış çocuğu öksüz kalmıştı. Bir can daha yitip gitti onca çabaya rağmen...
..
Gururla, kibirle kasılıyorsun,
Dağları, taşları sen mi yarattın?
Tepeden bakmaktan, zevk alıyorsun,
Ateş olup düşsen, kaç dağ yakarsın?
Fakiri, düşkünü azarlıyorsun,
Yerleri, gökleri sen mi yarattın?
..
İnsanın içinden gelmeli, coşmalı ki
Gülümsemeler akışı coşkun bir sele dönmeli,
Hayattan zevk alabilmeli bile, bile doyarak ki!
Tebessümü dönüşmeli birden gülmeye
Hep mutluluk karşısında değil de
Dağ dağ büyük görünen sorunlarda,
..
Ben senin kadrini bilirim güzel!
Yüksekler gelini dağ çiçeğimsin...
SARIÇİÇEK eline... baharla gel
Gitgide kendimden geçeceğimsin
Tenha derelerden bir dağ anuğu*
O cennete akan sulardan olsun
..
Dağ rüzgarları kekik kokusu getirdikçe burnuma
Dağ çiçeklerinin geniz yakan kokusu düşer aklıma
Öğlen güneşi bir portakal gibi
Gözükürdü gözlerime
Dağın tepesinden
Dağın etekleriyle denizin öpüştüğü
..
Nasılda yakışmışlar, özlem ile yar koşar
Umudunu terk etme, seven gönülde yaşar
Hazan hüzün birleşmiş, sonbahar kışı boşar
Dağ ne kadar yüksekse, bulut onu hep aşar
Gözdeki acıları, gözyaşları kurutur
Görmeyen yüreğinde, akan kanlar sırıtır
..
Bir dağ yıkılıyor sessiz sedasız
Bir dağ yıkılıyor yersiz zamansız
Kimselerin üzerine göçmeden
Kendini gömerek göçüklerine
İniler sessiz sessiz
Kimselere duyurmadan sesini
Bir dağ yıkılıyor
..
Bir dağ yıkılıyor sessiz sedasız
Bir dağ yıkılıyor yersiz zamansız
Kimselerin üzerine göçmeden
Kendini gömerek göçüklerine
İniler sessiz sessiz
Kimselere duyurmadan sesini
Bir dağ yıkılıyor
..
Ve künyem dağ başlarında okunur
Zülfüyâre dokundukça ellerim
Ellerim tebeşir tozu ellerim
Eskimiş kara tahtalar üzre
Tut ki bir eskimez yazı ellerim
Ve künyem dağ başlarında okunur
..
Yaralı maralım örselenmiş yaban gülüm,
Kır çiçeğim dağ lalesi sevdiğim;
De ki yok yok ben hep seni bekledim...
Gizli gizli, içten içe ben de seni sevdim...
De ki al götür beni buralardan sevdiğim
Bu hırçın rüzgarlar yaralar bereler seni,
..
Bir ateş sesi! ...
Bir mermi vızıltısı…
Düşenler aynı,
Düşürenler aynı…
Çakal, kurt kuzu,
Çiçek, lale, buzlu su!
..
Yüce dağ başını duman, sis sarmış
Ne dumanı anlar, ne sisi zalim.
Karşımda Moskof’un kalesi zalim
Sözde yârim,
Baktım ki sırtıma hançer sokarmış…
Yüce dağ başında fırtına, bora
..
dağların gülü sen yeli ben olam
bittiğin dağların beli ben olam
gidersen o elin yolu ben olam
dağ gülü bir tanem kar çiçeğim ol..
gönlümün bildiği yar çiçeğim ol...
yüreğin erkeği, dişisi olmaz
..
Dağ deyip geçme babooo!
Dağ dediğin
Otu çöpü, börtü böceği
Çalısı çırpısı, deresi tepesi…
Ovası yaylası, suyu toprağıyla
Yani içiyle dışıyla, altıyla üstüyle
Yekvücut vuslata ermiş bir candır.
..
Deli borandı yaşam içindeki tadı,
Selvi boylu yıkılmaz bir çınardı,
Elçiydi dostluğun farkındalığıydı farkı,
Dağ misaliydi Resul'dü adı,
Sırt verdi zemherimde sırdaşımdı,
O benim canımdan can kardeşimdi,
..
YÜREK ARŞİVİMDE KALAN MAHDUT ZAMANLAR
Seyahat etmeyi çok sevdiğim halde görevim icabı mahdut zamanlarda seyahat etme imkanım oluyor.
Orta halli Anadolu insanıyız aslında seyahate hayat kavgasından zaman ayıramıyoruz, taki bir fırsat kapımızı çalana kadar. Ben de öyle,Oğlumun Fethiye de okuması dolayısıyla izin alıp düştüm yollara. Çeşme Fethiye arası 7 saat ortalama. Çeşme İzmir arasını ezberledim dua gibi. Eski çeşme İzmir yolu hala işlediği halde siz otobanı tercih edersiniz eminim. Altı şeritli Muhteşem bir otobanda yolculuk yapmak harika, arabanız su gibi akıyor yolda adeta. Doğayı çok sevdiğim için hep etrafı göz kamerama hapsederek seyahat ederim.Çeşme İzmir arası çoğu yeşil maki bitki örtüsü olsa da urla sınırı boyunca doyurucu yeşilliğe çam ormanlarına rastlamanız mümkündür. Ve sonra mavi mendiliyle ege denizi sizi karşılar. Doyumsuz koylar seyredersiniz ve bir ömrünüz daha olsa gezseniz ege kıyılarını.
Fazla sözü uzatmadan izmirden fethiyeye uzanalım. İzmirden aydın istikametine doğru yola koyulunca Torbalı ilçesinden tatlı bir ovaya düşersiniz yemyeşil, bitkinin en doyurucu tonlarını keşfedersiniz. Sol sağ yanınızda uzanan sıra dağların eşliğinde İncirli ova, germencik gibi harika ilçeleri köyleri seyredip geçerek incirin anayurdu aydına düşersiniz. Gerçekten aydına yolunuz düşsün girer girmez incirin o baygın kokusunu alırsınız.
Aydından Muğla istikametine devam ederken sol yanınızda sıra dağların daha fazla yükseldiğini görürsünüz, dağlar size eşlik etmeyi bırakmaz hiçbir zaman. Muhteşem, bereketli topraklardan geçersiniz hep ekmek kokan, Anadolu kokan. Yunana kök söktüren Aydın efelerinin istiklal harbinden kalan seslerini duyarsınız, Çakırcalı Efenin sesini duyarsınız içinizden, rahmet okumadan geçemezsiniz.
Çine ve Yatağan gibi güzel mütevazi ilçelerden geçerek, bakir doğayı ve tarlalarında çalışan milletin efendilerini seyrederek Muğlaya ulaşırsınız.
Ve Muğla; dağların kucağına başını yaslamış karşılar sizi. Küçük gibi görünsede Muğla dağınık yerleşim buranında gerçeği. Hoş görülü insanlarının sıcaklığı yüzünüze yansır. Muğladan ayrılırken dağ yamacındaki yoldan bakarsanız Muğla el sallar size, bekleriz diye…Yavaşça yükselen dağların arasından süzülürsünüz, doyumsuz yeşil benekli doğayı, harika taş şekilli dağları seyrederek geçersiniz ve bir dağ yamacından aşağı süzlürken işte karşınızda Gök ova...şöyle arabanız dursada siz o eşsiz ovayı seyretseniz, adına mütenasip.Sağa bakınca mavi körfez sizi karşılar, toprakla koyun koyuna sarılmış ayrılma niyeti olmayan iki sevgili gibi; toprak ve deniz. Deniz içeriye kadar sokulmuş karanın ciğerine kadar taa..Deniz başını dayamış sevgilisinin göğsüne uyuyor...Toprak daha merhametli aşk içinde çekmiş bağrına basmış denizi...Devam edersiniz ova içinde muhteşem arazi, doyumsuz bereketli topraklar, inip arabanızdan koşmak istersiniz...Ve Sonra Köyceğize doğru yola koyulursunuz ve orta rakım sıra dağlar hala siz eşlik etmektedirler ve gittikçe yükselmektedirler. Sonra köyceğize nasıl girdiğinizi anlamazsınız doğanın büyüleyici etkisinden gözünüzü alamadığınızdan. Yeşilin en güzel tonunu verimli toprakları ormanları görürsünüz ve nemin kokusunu hissedersiniz. Devam edersiniz ve maki bitkisine hakim dağların eteğinde ve güzel ilçelere rastlarsınız, ilkokul öğretmenimin bize öğrettiği ‘’ortacada evimiz’’türküsünde ismi aklımda kalan Ortacaya gelirsiniz, işte Ortaca! . Ortaca neresiydi öğretmenim? Sorusunun cevabını otuz küsür yıl sonra alıyorum ve ortaca bana hoş geldin diyor.
..