Hayat,
nehirler kadar sığdır aslında.
Limanı olmayan denizler gibi
akar geçer.
Yol, yolcuklarını uğurlar
Şairlere özenip
sana şiirler yazsam,
mısralarda anlatsam seni.
Sonra gülkurusu yapraklardan
bir çelenk yapıp resmine
assam gözlerimin içine.
Türkü çağında bir çocuk
ıslık çalıyor sabaha.
Kar yağıyor…
kar yağıyor…
yollara, parklara, salıncaklara.
Ve ben ki memurum,
Devletime çalışırım
Devletin en önemli bakanlığında.
Sicilim yetmişe düşmez
Güvenlik soruşturmasında
Muhtardan sorulur namım.
...ömrüm
acılar değirmeninde ufalanan
buğday tanesi ömrüm...
çocuk gülüşlerimi geri ver
bir de uçurtmalarımı
umutlarım özlemlerim
Kaçamak bakışlarla
öyle ürkek,
öyle uzak durma bana
seviyorum seni
biliyorsun.
Yaklaş
Bugün
maviş bir bulutla
selam gönderdim sana
......................Ege’den.
Sözleştik,
yarın sabah
Suya düşmüş bir türkü
koparılmış bir çiçek
kırılmış bir dal
…ve zehir zemberek bir hüzün
.......................................iki gözüm.
Söyle,
Bir şarkı söyle eskilerden
Şöyle şarap tadında olsun.
Tutuşsun kanayan yaralarımız.
Söyle,
Güzelden,
………güzellikten yana
………….ne varsa gökyüzünde
…………….hepsini topladım
bir bulut yaptım kendimce
adını sen koydum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!