tuhaf ve cesur insanlara dair yazarken
ölümüne içen Jack London.
karanlık ve şiirsel
eserlerini yazarken kendini içki ile
bitiren Eugene
O'Neill.
sera etkisi deyin ne derseniz deyin
eskisi gibi yağmıyor işte yağmur.
özellikle büyük kriz zamanındaki
yağmurlar geliyor aklıma.
kuruş para yoktu ama bolbol
yağmur vardı.
desteklediğimiz şeylerin çoğuyla hiç bir
ilgimiz yok, onlarla ilişkimiz
sıkıntıdan veya korkudan veya paradan
veya fazla zekadan dolayı olmuştur;
dairemiz ve mumumuzun ışığı o kadar
küçük ki, tahammül edemiyoruz.
Geleceği pek parlak değildi.
Sebepsiz dolanıyordu.
Kuzey Carolina civarında
Otobüsle bir yerlere giden
Genç bir adamdı işte
Kar yağmaya başlamıştı
karım anlamıyor
beni.
direksiyonda
karşı yönden gelen biri ile
gözgöze geldiğimde
başımla selamlar veya
hayır
kazanamayız mümkün değil
kazanamayacağımıza karar verdim
bi an için kazanabileceğimizi sanmıştık
ama sadece bi an için
şimdi biliyorum ki kazanamayız
ön balkonda oturmuş
konuşuyorlardı:
hemingway, faulkner, t.s. elliot,
ezra pound, hamsun, wally stevens,
e.e. cummings ve birkaçı daha.
Van Gogh kulağını kesip
bir
orospuya verdi
orospu
hunharca fırlattı
kulağı
Ağır bir geceye doğru ilerleyen ağır bir gün.
Ne yaparsan yap herşey olduğu gibi kalıyor.
Kediler uyukluyor, köpekler havlamıyor.
Ağır bir geceye doğru ilerleyen ağır bir gün.
Ölen bir şey bile yok.
Gerçekten korkunç şeylerden biri de; her gece her gece artık sevişmek istemediğiniz bir kadınla aynı yatakta olmak.
Yaşlanırlar, artık güzel bir görünümleri de yoktur. Horlamaya bile başlamışlardır, ruhlarını kaybetmişlerdir.
Bazen yatakta dönersiniz ayağınız onunkine dokunur. tanrım ne kadar feci! Gece orada, dışarıdadır bilirsiniz perdelerin ötesinde her ikinizi de tabutun içinde birleştirmektedir.




-
Sübhan Ceferli
Tüm Yorumlaren sevdiğim şairdir.