berbat kavgalar.
ve sonunda,
kadının güzel çiçek desenli kocaman yatağında
huzur içinde uzanmışım,
göbeğim sereserpe başım yanda
abajurun ışığı damla damla
Can vermek için can almalısın,
Milyarlarca kanın döküldüğü denizin üzerine
üzüntülerimiz boş ve dümdüz düşerken
Dalgaların içeri doğru kırıldığı sığ
sahilleri geçiyorum
buralarda beyaz bacaklı, beyaz göbekli
eski bir New Orleans pansiyon odasında elbiselerini giyerdin,
sen ve depocu çocuk ruhun,
sonra küçük yeşil el arabanı iterek senin
farkında bile olmayan tezgahtar kızların önünden
geçerdin, minik ve dikdörtgen beyinleri ile daha
büyük şeylerin düşlerini kuran
kuraklığa uyandım ve eğreltiotları ölüydü,
saksı çiçekleri mısır gibi sararmış;
kadınım gitmişti
ve boş şişeler kanı çekilmiş cesetler gibi
sardı beni işe yaramazlıklarıyla;
güneş hala iyiydi ama,
Markov'un iddiasına göre
ruhunu bıçaklamaya çalışıyormuşum
ama ben onun karısını tercih ederdim.
ayaklarımı kahve masasının üzerine koyarım
ve o da der ki,
tiklerim tutmuş çarşafın altında
güneş ışığıyla tekrar yüzleşmek
harbiden
berbat bir
şey
neon ışıkları yanıp da
yeniden patlarken rüzgar denizden
toprak isyan ve kaosla lekelenirken
dikkatli kullan seçenek kılıcını
unutma
5 yüzyıl
veya 20 sene önce bile
servis berbattı
bellboy ise devamlı yanlış zamanda
havlu getirmeye devam etti.
sarhoştum, sonunda kafasına bir
şaplak attım.
küçük bir adamdı, yere bir Ekim
aslında olanlar
ve olması gerekip de olmayanlar
ilginç.
görmeye değer bir yer dünya,
bizi yarı-uyur yakalayan
ve daha işimizin bittiğini anlayacak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!