Sen gittin....
Ben ölürüm sandım.
Bir de baktım ölmedim.
Bir de baktım sen öldün.
Ben gittim...
Masada şarap...
Kırmızı bir örtü.
Şarap kırmızı.
Kadın şarap.
Hava güzel.
Benim de şu gözlerimin çukurunda
sakladığım laf vardır...
Benim de içimde sırılsıklam bir sancı,
benim de siteme doyamadığım
dostlarım vardır....
Benim de yalnızlığım kutsal.
Milyonlarca kabus seviyorsun...
İçine alıp, bilmediğin düşmanlarını.
Saatler kırkı vurunca...
Kırkın çıkıyor suyun yüzüne,
kirli, gri sabun köpükleriyle.
Kalbimin ricası ile girdim,
haydut bir aşkın koluna.
Zehrini tattım gözlerinden,
peteğine dayayıp dudaklarımı.
Kan kustum ciğerimden
Ölüm doğuma aşık...
O olmasa yaşayamayacak ölüm,
Bunu biliyor...
Bütün savaşı bir nefesin ucunda .
Ölü doğmuş aşklar,
keselerinde yalnızlık taşır.
Bilemezsin kaç kez,
haybeden sevişti ruhlar.
Kurumuş yataklarında,
Cam ağlar mı?
Duvar…
Son duraktan yola çıktı ayrılık…
Beni en çok serçenin aldanışı üzüyor.
Gülden geçtim.
Sildim...
her seferinde sildiğim
yerden çıktın...
Bu kez kalbime satırbaşı,
bu kez kaderimi ben yazdım....
Hep kendince haklı çıktın...
Hiç düşünmeden,
neden kalbinin
seni böyle acıttığını.
Hala için için tükendiğini.
Her baktığında aynaya,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!