Usulca çekip gittin ağlamıştım ben
Uyutmaya çalışıyordun beni, gecenin kör karanlığında
Tıpkı bir çocuk gibi, bir ceylan yavrusu gibi,
Suyu uyutan düşman gibi
Kandırmaya çalışıyordun
Çekip gitmeden evvel, çekip gideceğini anlamıştım ben
Elimi salladım bütün dostlara
Selam edin dedim uçan kuşlara
Bağırdım çağırdım dağlara taşlara
Sesimi duyup da ağlama anne
Bahar gelip de çiçekler açınca
Musallaya koymadan önce bedenimi
Alsın beni ihtiyacı olanlar
Yetişin Ölen şairin organları bunlar diye
Bağırıp çağırsın hemşireler doktorlar
Sevenler mutlaka ayrılır derler
Ne olursun canım ayrılmayalım
Herkesler ayrılır gözüyle baksa
Hasret ateşiyle kavrulmayalım
Bensiz de yaşarsın deme sevgilim
Tüttüre tüttüre dumanını
Çarşı pazar gezerdim
Sağlığa zararlı diyene
Atın ölümü, arpadan olsun derdim
Her akşam ya meyhanede, ya barda
BIKTIM
Artık bıktım nazlarından
O iğneli sözlerinden
Hayalimden düşlerimden
Çek git artık bıktım senden
Bir adam çıktı ortaya
Elini kaldırıp havaya
Benim ben dedi
Bütün benler güldü adama
Bırak dediler benliği sen sen ol
Benlik yakışmaz insan olana
Titredi bir anda arz’ın en dibi
Bir uğultu her yeri inletti
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sur mu bu ya Rab? Yoksa kıyamet mi geldi
Kaçışırken yedi katlı binanın altından
Bir düğün yaptık telli duvaklı
Kırk gün kırk gece sürdü
Ben mehmet ağanın oğlu cemal
Hanım da beşik kertmem hasan emmimin kızı seval
Yıllarca kardeş gibi büyüdüğüm seval’le
Ah şu dağlarda olmak vardı şimdi
Ah şu dağlarda gezmek vardı şimdi
Ömrümden onca yıl geçti
Kimse beni dinlemedi.
Dinleyin beni dağlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!