Sahnesini kışa sergileyen gri kavşakta
Plastik hüzün çeperlerinden dünyanın soğuk sokaklarına sarkan
Kolundaki takılı hayata uzandığı sarı poşetli kadın ışıklarda kırmızıya fena yanacak olan şehri beklerken
Güzelliğin çırağı
İnsanlığın ve aşkın talibi
Alfabedeki dürüstlüğün onurun hakkın hukukun talebesi , eksiğe gediğe tamtakır kamburu felek
Çarkı muamma da
Don ayazı buz çehresi bunun burası
Buraya kadar bugünlük yeter de artar kesin kararına razı gelmiş gibi sanki
Yatalım da,
Öbür tarafı dinleyelim bundan gayri kitapçısını kırtasiyecisini yorgan yastıkçısını
Boşluğuna rast gidip gelenlerden seslenip soran kordonlu saatlere düzeltip benzetiyordu kendini
Şaka mı şimdi merakıyla,
Yani …
Mor değil
Menekşelerden değil, mavi değil, leylak değil o değil bu değil de
Şaka mıydık, çile yumaklarıyla kirmen çarkı örülü bunca kahrı çileden fırlayıp çıkmışken
Ömrüne taşınmayan yükler sararak öfkesi hıncı hiç dinmeyen bir rüzgar kamçısı gibi,
Kasvetli,
Gizemli,
Çetrefilli,
Mazisi geleceğe tumturaklı
Terbiyesi verilmiş yumuşak seslerden sert ve keskin suratlı harfler çıkarmaya alkış çalıp
Terlik şıkırtısına benzerleri şebidikleyerek
Ve gizlendiği kovuklara şavkıyan gölgelerden kendi halinde oturmuş büzülmüş
Kanepeler etrafına dolan gazellerle ömründen son kalanlarını seyrederek
Kıpraşmayın
Eğleşmeyin
İlişmeyin derken, kapıya eli uzanır kimsesizliğin sesi sureti
Gölgesine takılıp gidecek adam arayan karanlığa haber verir poyrazın delisi
İçinde birikenlerini bağıran yıldırımlardan evi barkı yıkılmış toprağa sakinleşen
Cılız
İp gibi dere kıyısında uzayan bir yolun yolcusunu bekleşen ağaçlar altındaki güz soğuğunda
Kış yakındır uçuşur durur kara kara, tarla kuşları
Kavrulmuş kurumuşsa zaman
Ve tirenler bekleşiyorsa istasyonda gitmek üzere Yaz çiçeklerinden kalma
Zarfın üstünü ismi adresi bilinmeze sessiz matemli bir geçişin
Arka sıralarında bir yerdeyimdir
Güneşin damladığı
Yağmurmuşsun ya, camların yüzünden süzülerek
Bu soğuk yağmurlar
Buranın karı boranıdır fırtınanın kamçısıyla
Sen de benim gülümsün bütünü n kardelenler çağının
Henüz mürekkebi kurumamış bir sözcük gibi gülümseyen satırlardan konuşarak ertesi güne
Sonraki güne
Sonrakinin ertesine birer beşer zor eşikler aşarak ve unutulmuşluğun şansını kırarak tavsayıp giden
Kolalı
Kolonyalı
Tiril tiril tiryakilerini giyinmiş
Undu şekerdi nohuttu baklaydı mumdu camdı cıncıktı gibilere sanki dükkancı olmuş gibi
Git git bitmezlikte sevgiye gönüllü
Sevgiliye mesken mekan
Aşka bizzat müşteri
Kasım/24
Kayıt Tarihi : 4.12.2024 15:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!