Öğretmenim,
Kim bilir kaç ders tuttunuz bu sınıflarda,
Kim bilir kaç nesile yaşamayı öğrettiniz bu okulda..
Şimdi gitseniz bile bilin ki;
Her kapı açıldığında gözümüz sizi arayacak öğretmenim.
Gitme,gidersen öleceğim.
Gitme,ölene dek seveceğim.
Gitme,unutursun beni.
Gitme,durdurursun kalbimi...
Dön,başımın tacı ol,gönlümün sultanı.
Kırmızı gül,beyaz gül,
Sen sen ol daima gül.
Bir sürü anlamı var,
En manalı çiçek gül.
Papatya kendi çıkar,
Bir gemi olmak isterdim,
Mutluluğa doğru giden,
Hayallerden olan bir denizde yüzen.
Bir gemi olmak isterdim,
Odaları umuttan olan,
Ne hayallerimiz vardı seninle,
Ne günler yaşamıştık.
Şimdi ise çok değiştin!
Eskisi gibi bakmıyorsun gözlerime,
İçimi ısıtmıyor bakışların…
Hani,hani beni çok seviyordun?
Ben şair değilim,
Yalnızca duygularını kağıda geçiren biriyim.
Düşüncelerim çok yoğun ve bedenim yorgun,
Ama hala direnmekteyim...
Ben şair değilim,
Ölüm,ölüm,ölüm.
İşte budur ölüm dediğin;
Bazen bir nefeste can vermek,
Bazen ise zulüm...
Bazen bırakırsın sevdikleini bir yana,
Gözlerin rüyalarımdaki cennet,
Sen hayalimdeki tozpembe melek...
Her gün seni görmeyi bekliyorum,
Anla işte; seni seviyorum!
Sana olan aşkımı nasıl dile getirsem bilmiyorum.
Yine yıldızlar parlıyor,gökyüzü kapkara.
Her yıldız bir keder ve ben her şiir yazdığımda bir yıldız kayar gökyüzümden...
Her gece mehtaba dalar,düşlerim.
Bu gece de aynı;
“Merhaba yıldızlar,merhaba ay! ”
Bu gece de bu şiiri yazıyorum,
Dünyada eşi emsali bulunmayan anneler;
Hepinizin ellerinden öpüyorum.
Cennet sizin ayaklarınızın altında,
Ve hepiniz birer meleksiniz aslında biliyorum.
Her annenin yumuşacık bir yüreği,
Mükemmel,tebrikler...
Mükemmel,tebrikler...