Bir değil iki hece,
Hayal değil bilmece.
Hem hüzün,hem gülmece,
Söyle nedir bu sence?
İçinde mutluluk var,
“Bir dil bir insan.” derdi babam,
En az bir dil bileceksin.
Bildiğin dilde; “Ben Türk’üm.” diyebileceksin.
“En azından bir dil bileceksin.” derdi babam,
“Ben yabancı değilim! ” diyeceksin…
Gözlerin gözlerimin yanında dururken,
Ben heyecanla yanıp sönerken,
Sen bana bakıpta,yüzüme gülerken,
Bir resim çekinsek uçarım sanki!
Sen karşımda bana neşeyle bakarken,
Aldım kalemimi elime,
Daldım yine gökyüzüne.
Dilimde de iki kelime,
Kapıldım umutların seline...
Sahil kenarında yıkık dökük bir kayık,
İlk seni gördüğümde asaletini,
Senin için çarpan kalbimin sesini,
Eline değince titreyen elimi,
Anlatamadım sana,özür dilerim.
Seni seven bir kişi var olduğunu,
1920’de Atatürk ilân etti,
“23 Nisan günü,çocuk bayramıdır.” dedi.
Bu güzel günümüzü asla unutamayız,
Her zaman neşe ile sevgiyle kutlayacağız.
Dil,din,ırk ayırmayız,biz hepimiz kardeşiz.
Öyle masum masum bakma yüzüme,
Şöyle gözlerini bana çevirme.
Çok kötü kırdın kalbimi ama,
Kıyamam yine de affettim seni..
O güzel gözlerinle bana bakınca,
Dağlar duman olur,hasret kalır bana.
Gündüzler gece olur,yalnızlık düşer payıma.
Sevdiklerimden uzak,her gece mecbur giderim sayıma.
Askerim ben nasıl olsa,karda kışta vatanımı beklerim.
Bu gece de nöbette yalnız benim.
Elbet bir gün vatan borcumu bitirip,
Gözlerin en derin uçurumlar gibi ıssız,
Dudakların aşka susuzluktan çatlamış.
Gülüşlerin bir buruk...
Ama istesen gökkuşağın olurum gökyüzünde,
İstersen güneş gibi doğarım gecelerine...
Küçük bir çocukken ben,merak ederdim,kimdin sen.
Herkesin dilinde,herkesin kalbindeydin.
Herkesin gözlerinin içindeydin.
Sen umuttun,sen ümitleriydin insanların.
Adın Atatürk’tü hiç unutmuyorum...
Mükemmel,tebrikler...
Mükemmel,tebrikler...